Bir kız ailesinden oldu. Bir kız dilsiz olmasına rağmen hiç susmadı, iki kardeşten biri sağ çıkacaktı. Ablası Azula, her şeyi dediği tek kişi kollarındaki minik kızdı, o her şeyi için savaşıcaktı.
Limanda ki yaşlı adam tekrar onu bulmuştu. Onu sevmişti, buruşmuş yüzü yüzünden gözlerinin açık olup olmadığını sorguladı. yaşlı adamın yüzünü dikkatle inceledi, kapalı gözlerinin rengini merak etti, Onun şeytan olduğunu nereden bilebilirdi.
Ona güvendİ, güveni onu pişman etti. Birkaç gün böyle geçti, haftalar aylar geçti, hatta 2 yıl geçti. Ama zaman tam o gün durdu. Doğum gününde küçük kız Azula kardeşinin gözlerinin içine baktı. O mavi suyun berraklığını hatırlatan gözlere, cam gibi masmavi gözlere baktı. Son kere baktığını bilmeden baktı, tam o zaman oldu her şey gözlerinin önünde gerçekleşti, bir can daha verdi. Kanlar kulübenin zeminine hükmetti, gözler kapandı, yaşam son buldu, Azula o gün bir can daha verdi. Güvenini yıkan o adamdan nefret etti. ormanda kayboldu, duyguların hissizliğin bütün her şeyin karıştığı o ormanda, kalbinin en derininde bulunan sonsuzluğun denizinde boğuldu. Kardeşinin mavi denizi onu yok etti. Bir daha ölmemek için.
Bir katildi o, bir düşmandı o, her şeydi ama hiç bir şey onu iyileştiremezdi. Kanatlarını kırdılar kanla kapladılar, o kendine kanlı kanat dedi çünkü kardeşi onun kanadıydı, bul beni çiçeği o gün yeniden doğdu.
Asenanın hayatı:
asena henüz 10 yaşındayken babası annesini acımasızca döve döve öldürüp dereye atmasıyla başlamıştır ve 13 yaşına kadar acımasızca şiddet görmüştür ve annesinin cansız bedeni bulununca babası ceza evine alınmış kendisi de yetim haneye bırakılmıştır babasını almaya gelen asker lere hayran kalmış ve hayallerinin peşinden koşup başarılı bir yüz başı olmuştur