TANITIM Ay geceyi aydınlatırken,gecenin karanlığı yüzüme değiyordu...Karanlık ne mükemmeldi.İnsana ruhsuzluğu öğretiyordu.Ruhumu ölü denizde bıraktım ben.Kalbimi zincirlere vurdum.Acılarımı kalbimden rüzgara fırlattım.Uçup gitsin,bitsin diye.Acılarda gidiyordu şu hayatta.Herkesin gittiği gibi. Bir ben kalmıştım.Acı ,duygu yoktu,hiçbir şey var olmamıştı ki yok olsun değil mi?Yalnızlığım hep ihtiyacım olan,kanıma işleyen bir zehir gibi kalacak vücudumda.Bir de baktım ki vücudumdaki yalnızlığın,zehirin,panzehiri sensin.Yalnızlığım sende saklı...
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...