Leyla olmak zordur derdi annem. Ne Leyla görmüş bir zamanlar bu topraklar. Sırma saçlı, gül yüzlü, gonca gönüllü bir Leyla olmak... Elimden tutan Adil bir adamda Leyla olmak ise daha zormuş bilmezler. Sıkı sıkı sarılışı bana, yüzüme vuran ruhumun yarısı nefesi, kalbime dokunan edebiyatın gizli dizeleri. Leyla olmak zormuş...
Adil olmak derdi babam, herkese nasip olmaz. Adil isen hakim sensin, ama hakimsen adilin sen olduğuna emin misin? Bir Leyla yanında, bir Leyla gönlünde, bir Leyla dilinde olunca da adil nedir, nasıl olunur bilir misin?
İnsan her yara aldığında daha çabuk iyileşir mi gerçekten?
Yoksa o yaralar zamanla sadece daha derine mi işler?
Acı, yalnızlık ve bitmek bilmeyen karanlık... Bunlar büyürken bana eşlik eden tek duygulardı.
Çocukluğum onların nefretin gölgesinde sessizce kayboldu.Sevilmenin ne olduğunu bilmeden, ağır bir sessizlik içinde geçti.
Büyüdüğümde yanımda yalnızca alıştığım o soğuk boşluk vardı. Yaralar birikti, izler derinleşti. Hepsi bir şekilde geçti ya da geçmedi. Şimdi geriye ne kaldı bilmiyorum; sadece bir boşluk, sessiz ve sonu olmayan bir boşluk...