Bazı sessizlikler çığlıktan daha çok yankılanır... Ve bazı çocuklar, sustuklarıyla büyür.
İnsan en çok kendinden kaçarken yorgun düşer. Hayat, herkes için eşit başlamaz; kimine masallar, kimine enkazlar düşer. Selis İzel Gümüş, kırık kalpleri onarmaya çalışan bir psikologdur ama bazı yaralar, sözcüklerle değil, sessizlikle anlatılır. Kumsal, daha yedi yaşında, ama suskunluğunun altında bir ömür saklı. Ailesizliğin ne olduğunu unutacak kadar küçük, ama unutamayacak kadar çok şey yaşamış.
"Bir insanı tanımak, onun gözlerinden geçmişini izlemektir."
Kumsal'ın gelişi, sadece bir çocuğun tedavi süreci değil, aynı zamanda Selis'in kendi yolculuğunun başladığı yerdir. Çünkü bazı danışanlar sadece hasta değil, aynadır.
Aniden hayatına bomba gibi düşen Savaş Aslan Karadağ, bu hikayenin düğümlerinden en karmaşığıdır. Gizemli, mesafeli ve sorularla dolu... Onun gelişiyle birlikte her şey bulanıklaşır. "Güven" yeniden tanımlanır. Bir insanın iyiliği, söylediği sözlerde değil, sustuğu anlarda saklıdır.
Bazı insanlar hayatımıza rastgele girmez; biz onlara hazırlanırken gelirler.
Bu bir sırlar hikâyesi.
Bu, içi sessiz ama dışı çığlık çığlığa bir yolculuk.
Bu, en çok da kendini tanımaya cesaret edenlerin romanı.
Ve unutma:
"En derin yaralar, konuşmayanlarındır."