YANMADAN DOKUN
  • مقروء 21,497
  • صوت 209
  • أجزاء 1
  • مقروء 21,497
  • صوت 209
  • أجزاء 1
مستمرة، تم نشرها في مارس ١٥, ٢٠٢٤
للبالغين
Bazı sessizlikler çığlıktan daha çok yankılanır... Ve bazı çocuklar, sustuklarıyla büyür.

İnsan en çok kendinden kaçarken yorgun düşer. Hayat, herkes için eşit başlamaz; kimine masallar, kimine enkazlar düşer. Selis İzel Gümüş, kırık kalpleri onarmaya çalışan bir psikologdur ama bazı yaralar, sözcüklerle değil, sessizlikle anlatılır. Kumsal, daha yedi yaşında, ama suskunluğunun altında bir ömür saklı. Ailesizliğin ne olduğunu unutacak kadar küçük, ama unutamayacak kadar çok şey yaşamış.

"Bir insanı tanımak, onun gözlerinden geçmişini izlemektir."
Kumsal'ın gelişi, sadece bir çocuğun tedavi süreci değil, aynı zamanda Selis'in kendi yolculuğunun başladığı yerdir. Çünkü bazı danışanlar sadece hasta değil, aynadır. 

Aniden hayatına bomba gibi düşen Savaş Aslan Karadağ, bu hikayenin düğümlerinden en karmaşığıdır. Gizemli, mesafeli ve sorularla dolu... Onun gelişiyle birlikte her şey bulanıklaşır. "Güven" yeniden tanımlanır. Bir insanın iyiliği, söylediği sözlerde değil, sustuğu anlarda saklıdır.

Bazı insanlar hayatımıza rastgele girmez; biz onlara hazırlanırken gelirler.

Bu bir sırlar hikâyesi.
Bu, içi sessiz ama dışı çığlık çığlığa bir yolculuk.
Bu, en çok da kendini tanımaya cesaret edenlerin romanı.
Ve unutma:
"En derin yaralar, konuşmayanlarındır."
جميع الحقوق محفوظة
قم بالتسجيل كي تُضيف YANMADAN DOKUN إلى مكتبتك وتتلقى التحديثات
أو
إرشادات المحتوى
قد تعجبك أيضاً
GECENİN İZİ بقلم hisssizyazar
45 جزء undefined أجزاء مستمرة
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....