Yerde kanlar içinde yatan insanlara karşı bir şey hissetmiyordum. Hissiz gözlerime acı içinde kıvrananlar nefret ile bakarken benim onlara hissiz bakmam hepsini öfkelendiriyordu.
Amacıma ulaşmama son bir kaç yıl kalmıştı. Benden çocukluğumu, heyecanımı, duygularımı ve huzurumu çalan insanlardan hesap sorma vakti yaklaşıyordu. O vakit geldiğinde asıl acımasızlığı hepsine tattıracak, acıyı en derinlerinde hissetmelerine neden olacaktım.
Arkamda bıraktığım kıyameti umursamadan, yanan kanatlarımın acısını hissetmeden dik bir duruş ile mekanı terk ettim.
"Biz dört küçük ve savunmasız çocuklardık. Üçümüz ölürken birimiz hayatta kaldı ve o en acımasız, en hissiz, en güçlümüz ve en zekimizdi. O, Diana'ydı..."
Ben Diana, avcılık oyununda kurnazlıkla şah ve matı oynayan Diana.