Herkes yaralarını saklamaya çalışırdı; kimisi kollarda, kimisi bakışlarda, kimisi sessizliğin içinde gizlerdi acısını. Ama bazıları, o yaraların sebebini yok etmeye yemin ederdi.
Xia, hayatta kalmayı öğrenirken geçmişinden, kendi karanlığından ve peşindeki kana susamış gölgelerden kaçamaz. Her adımında acının daha da derinine inerken, karşısına biri çıkar...
Sessizliğiyle konuşan, gözleriyle bağıran, yaraları anlayan biri. Ve ikisi, kelimelerin sustuğu, kanın konuştuğu bu şehirde, ya birbirini yok edecek ya da birbirini kurtaracaktı.
❝Hikayemiz şimdi başlıyordu fakat biz çoktan kana bulanmıştık.❞
𖣂
Yetişkin okurlar içindir.
Yüksek derecede şiddet, korku ve gerilim içerir.
08.01.23
Bazen bir çocukluk kavgası, yıllar sonra kalbin en güvenli yerini bulur.
Ve bazen bir kelime, ömür boyu unutulmaz.
O, anne ve babasını aynı gün kaybetti. Henüz küçücükken bir gecede büyümek zorunda kaldı.
Yıllar sonra, aynı acı onu yeniden sınadığında; karşısına çıkan kişi, geçmişten tanıdığı o gözleri buğulu çocuktu.
Ama artık ikisi de çocuk değildi...
Biri yitirdikleriyle savaşmayı öğrenmişti.
Diğeri, hayatı boyunca başkalarının yükünü sırtında taşımıştı.
Kaçırılan bir öğretmen.
Onu kurtaran bir asker.
Ve suskun duvarların ardında filizlenen sessiz bir bağ...
İntikamın ortasında bir sevda büyür mü?
Tekerlekli sandalyede başlayan bir hayat, yeniden ayağa kalkabilir mi?
Peki ya en çok kaçtığın kelime, bir gün en çok duyulmak istediğin olur mu?
Bazı hikâyeler kurşunla başlar.
Ama sonu...
"Mavişim" diye fısıldanır.