bir mahalle masalı...
Topuk sesi ile metreler öteden farkedilen, rujsuz dışarıya adım atmayan, bütün maaşını çantalarına yatıran Gülce Nil Özgün.
Hayatını mesleğine adamış, inadından taş çatlatan, tek tutkusu arabası ve tuttuğu takım olan Cihangir Taşran.
Biz imkasızdık.. imkan ise aşktan ibaretti.
🦋🦋🦋
Yağan yağmura aldırış etmeden yüzüne değen saçları hırsla geriye doğru attı. "Bütün bir Sürmene şahit ki her bir zerrenle aşkı tadacaksın." Boş sokakta yankılanan tek şey cılız sesi ve kaldırımlara değen damlalardı. "Bu boş sokaklar bile sana, beni anlatacak."
"Ulan, diyor insan ister istemez. Bu kadar küçük bir şey de yaşıyor, konuşuyor. Hatta iç organları da var."
Arşın yıllarca kardeşinden dinlediği Yüsra'ya karşı içten içe bir ilgi besler. Ufak, sevimli bir buzdolabı poşetine benzettiği kızı görmek için her fırsatı kollasa da bir türlü bunu başaramaz.
Nihayet sıcak bir ağustos gününde, yarı çıplak gezerken evinin mutfağında onunla karşılaştı. Tezgaha çıkmış, tabak almaya çalışan minik şeye seslendi ve onu korkutup kollarına düşmesini sağladı. Güzel gözlerini gördükten sonraki yeni hedefi ise Yüsra'yı kollarına tekrar tekrar almaktı.