- Yiğit, senin Çağan'a olan duyguların, ondan vaz geçmeni zorlaştırmayacak mı?
Tuna içeceğini pipetten çekerken açık kahverengi gözleriyle de Yiğite bakıyordu. Yiğit ise şaşırmıştı.
- Hangi duygularmış bakalım bunlar Tuna? dedi gülümserken Yiğit. Tuna içeceğini masaya bıraktı. Cebinden telefonunu çıkarttı. Biz onu dikkatle izlerken, Spotify'ını açtığını gördük, daha sonra da Ceketinin mendil cebinden de ikinci nesil AirPods'larını çıkarttı, Yiğit'e uzattı. Yiğit tereddüt etmeden kutusundan çıkan AirPodsları kulaklarına taktı. Tuna Yiğitin kulaklıklarını dikkatle kontrol ettikten sonra yeniden telefonuna döndü. İşaret parmağıyla muhtemelen 'Oynat' tuşuna bastı ve telefonunu ekranı aşağıya gelecek şekilde masanın üzerine bıraktı. Bu doğası gereği bir ritüele benzer harketlerden sonra gözlerimizi Yiğit'e çevirmiş, onun tepkisini bekliyorduk.
Altında oturduğumuz ağaçların yapraklarının arasından yumuşak kış güneşi, Yiğit'in düzgün yüzünü aydınlattı. Çatık sarı kaşlarının altında ki Çelik Mavisi Gözlerini kıstı ama o çelik mavisi gözler, müzik başladığında buğulandı. Biz kulaklıklardan gelen ince bir tıkırtı duyuyorduk ama notaları yada sözleri çıkartamadığımızdan, Basit bir sohbette doğan ufak bir fırsattan faydalanan Tuna'nın büyük bir özenle tasarlanan ritüelinin sonucunu da merakla bekliyorduk.
Yiğit gözlerinden okuduklarımız hariç hiç bir tepki vermiyordu ama şarkıyı da halen dinliyordu. Tuna ise arkasına yaslanmış ve durduğu yerden Yiğit'e bakıyordu. Dört dakika ve beş saniye öylece bekledik. Sonunda kulaklıklardan gelen ince tıkırtı aniden bittiğinde, Yiğit yavaş hareketlerle kulaklıkları çıkartıp Tuna'ya geri verdi. Tuna kulaklıkları ufak kutusuna kaldırıp, kutuyu Ceketinin mendil cebine geri koydu. Sonra da telefonunu ceketinin iç cebine kaldırdı. Biz Tuna'yı sanırım fazl