Lila: (heyecanla) "Hey, siz kimsiniz? Bu ormanda ne yapıyorsunuz?"
Enis: (alaycı bir şekilde) "Ben, sadece burada dolaşıyordum ve bir hayalet gördüm sanmıştım. Ama anladım ki yanılmışım. Sen bir insansın. Asıl sen burada ne arıyorsun."
Lila'nın gözleri büyülenmişti, bu karşılaşmanın ardındaki gizemi çözmek istiyordu.
Ancak gizemli adam, Lila'nın yanına yaklaşırken, yanlarında bir kurt da belirdi. Bu kurt, altın rengi tüyleriyle göz kamaştırıyordu. Üçlü, birbirlerine bakarken, Lila'nın içindeki merak ve heyecan bir kat daha arttı.
Fenris: (gururla) "Ben, kurt Fenris. Sahibimin hizmetindeyim. Seni görmek hoş oldu, Lila."
Gizemli adam, adını Enis olarak tanıttı ve kurt ise Fenris olduğunu söyledi. Enis'in gözleri Lila'ya tutkulu bir şekilde bakarken, aralarında derin bir bağ olduğunu hissetti.
Bu beklenmedik karşılaşma, üçlünün hayatlarını sonsuza dek değiştirecekti. Artık birlikte, mitolojik dünyanın derinliklerinde unutulmaz bir maceraya atılmışlardı.
Nadir kedi türlerinden biri olan pars, bir insan bedeni ile bütünleşmişti.
Pars Bera Sarkan.. Yarı insan yarı pars.
Koyu gri renginde yırtıcı gözlere ve keskin pençelere sahip olarak bir dönüşüm geçirse de özünde bir insandı. Türü gereği vahşi, insan karakterine göre ise sert bir yapısı olan bu pars, tıpkı ismi gibiydi.
Ve bu parsın önüne çıkan bir çift orman yeşili göz, tüm vahşi doğasını alt üst etmişti.
***
03.05.2022
Tüm hakları saklıdır!