''Seninle bir oyun oynayacağız.'' dedi boynunu bir yılan gibi saran kravatını çözerken. ''Sen, sesini çıkartmayacaksın; ben de seni kurtaracağım.'' ********* Hayatım zorluklarla doluydu evet, lakin bu gece şahit olduklarım daha önce yaşadıklarıma kıyasla bir hiçti sanırım. Karşımda dünyanın en büyük şirketlerinden birinin sahibi dikiliyordu. Elindeki muşta kanlar içerisindeydi. Karanlıkta bile parlayan buz mavisi gözleri, her kadının aşık olacağı cinsten de olsa, o gece orada gördüğüm ve kokusunu soluduğum acımasızlık duygusunun tarifi yoktu. O buz mavisi gözler gökyüzünü değil, ölümün soğuk dokunuşunu hatırlatıyordu. ''Öldü mü?'' diye sordum duygusuzca. ''Öldü.'' diye yanıtladı. Yere düştüğümden ötürü avuç içlerim asfalta sürtmüş, tatsız bir acıyla yanıyordu. Umursamadan, acıyı her zaman yaptığım gibi göz ardı ederek kalktım yerden. Karşımda kanlı canlı(!) bir ceset de olsa, sakinlikle atan kalbime anlam veremiyordum. Gerçi, bu gördüğüm ilk ceset değildi. ''Eh, bana müsade o zaman. Size kolay gelsin.'' dedim bir yerlere fırlamış olan çantamı hızlı göz hareketleriyle ararken. Bu gece acilen bitmeli ve ben ilaçlarımı içip sadece uyumalıydım. ''Oyun bozanlık yok,'' dedi, elindeki kanlı muştayı keskin bir yüz ifadesiyle izlerken. Bakışları bende bile değildi. Sanki kaçıp gitmeyeceğimi sezmiş gibiydi, daha doğrusu kaçıp gidemeyeceğimi. Bakışları bana çevrilirken nefesimi tuttum. Buz mavisi gözler bal rengi gözlerimle kesişti. Sanki aramızda bir elektrik dalgası oluştu; lakin o Thor' du ben ise masum bir köylü kızı. Üzerinden büyük yoğunlukla salınan dominantlık ve karanlık hissiyat tüm benliğimi zehirli sarmaşıklar gibi sararken, o buz gözlerde boğulduğumu hissediyordum. ''Asya Karadağ. ''All Rights Reserved
1 part