"Neden kaçıyorsun benden? Bana yazan sen değil misin? Bir birimizi istememize, tanımamız sebep olan kişi değil misin?!" "Benim.." dedim. Sesim buruk çıkmıştı biraz. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Gözlerim dolmuştu. "E o zaman neden kaçıyorsun benden? Söyle bana düzelteyim kendimi, sevmediğin şeyleri yapmayayım! Söyle bana." Sesi sonlara doğru yalvarır gibi çıkmıştı. Derin bir nefes aldım. "Çünkü beni istemeyeceğin korktum! Beni sevmeyeceğinden, gideceğinden korktum! Beni gerçekte tanırsan bırakacağından korktum! Mesajla yazmak kolay oluyordu. Bırakıp gidemiyordun. Yazsam sana, beni sevmesen bile dönüş yapıyordun. Ama gerçek hayatta böyle değil. Elbet benden sıkılacaktın!" Artık ağlıyordum. Şaşırmıştı o da. "Ben sana asla böyle bir şey yapmam Berrin." dedi sakin bir ses tonuyla. "Seni çok seviyorum Mehmet Ali. Lütfen beni bırakma olur mu?" Ağlamam dinmişti biraz ama durmamıştı. Mehmet Ali'nin gülümsediğini hissettim. "Sen kendini daha tanımamışsın Berrin. Ben seni asla bırakmam. Eğlenceli, güldüren birisin. Seninle mesajlaşırken bile zaman su gibi akıp gidiyor anlamıyorsun. Mesaj yazarken bile böyleysen ben yüz yüze nasıl olacak tahmin bile edemiyorum." Gülümsemiştim bu söylediklerinden sonra. "Teşekkürler Mehmet Ali. Ben senin yanında bir böyleyim." "E abartma Berrin. Kardeşini, Burak'ı da gördük." Somurtarak söylemişti bunu. Kahkaha attım. "Tamam azıcık abartmış olabilirim." "Bende seni hayal edemeyeceğinden çok seviyorum Berrin." Bana doğru geldi ve kollarını belime sardı. Sarıldım ona sımsıkı ve bir daha bırakmamak üzere...All Rights Reserved