❝Günahsa bu hisler, Tanrı bizi terk etmiş demektir.❞
Zihin; bir odanın içindeki beyaz duvarlar kadar amansız hastalığa sahip düşünceler gibidir. Mermiyi anımsatan bu düşünceler intiharın başlangıcından döndürür yinelenerek.
Ve şeytanın dölü olarak o kadın yaratılır.
Şeytanın kızı.
Patlamaya hazır hale gelen bu hastalıklı düşüncelerin gebe kaldığı ölümler, artık bir karış uzaklıkta onu bekliyor. Azrail, kollarını ona açıyor ama o, kendi kanatları altına giriyor. Kendi bildiği o yolda ilerliyor ve kendi kanatlarıyla uçmaya çalışıyor. Her ne kadar şeytanın kızı olsa da. Damarlarından ruhsuzca akan bu kanı taşımak soyunu tehlikeye atsa dahi cevapları aramak için o karanlığın koynuna bir defa sokuluyor. Geri dönüşünün olmayacağını bile bile. Çıkışın, o mezarlıklardaki kasvete bürüneceğini fark ederek.
Matilda Valeska, zihninin pususuna yenik düşüyor.
Zihni ona bir oyun oynuyor ama bu oyun ona pahalıya patlayacağından habersiz.
Kader, ona dört duvarın bir ev olmadığını söylüyor ama buna sağır olan Matilda, zihniyle ladese giriyor. Kazanan taraf olmak istese bile ölümün her ikisini de yeneceğini bilmiyor.
Ölüm, duvarların arasına sıkıştı.
Yirmi, artık bir sayı değil. Yirmi son demek, ilk demek. Aşk demek. Tutku demek.
Ölüm demek.
4.4.24➰
Mantığımı seçtiğim zaman, herkesin kalbi kırılmıştı. Duygularımı seçtiğim zaman ise aptal yerine konmuştum. Doğru kararlar verememenin hayatımda yarattığı boşluk etkisini, daha önce hiçbir şey yapamamıştı.
•••
Nora, piyanist ve buz patenci bir kızdır. Nora, hayatının yoğunluğundan dolayı çevresine pek odaklayamayan biridir ama gün gelir ki o yoğunluk birden sis gibi dağılır ve karşısına yeni şeyler çıkarır. Gözlerini kapattığında karşısına gelen o karanlık, aslında Nora'nın başarısıdır ve bunu fark etmesi için birileri ona yardımcı olacaktır.
Hırs, başarı, özgüven, aşk... Üstü kapatılmış bir çocukluk ve kalpte kalmış heves kırıntıları...