Geçirdiği trajik bir kaza sonucu, hayatını tamamen değiştirecek bir sorunla karşı karşıya kalmıştı Lina. Lina'nın babası ünlü Doğan holdingin sahibiydi, ve şirketleri başarısı ile ne kadar öne çıksa da kızının bu sıkıntısı yüzünden ne ün, ne para, ne şan, ne de şöhret umrunda değildi.
Doktorlar her ne kadar bu olayın psikolojik unsurlardan oluştuğunu düşünüp öyle desede karşılarında kızından asla vazgeçmeyecek bir baba vardı, ve onlar bu psikolojik durumu çözemiyordu.
Babası kızını son çare Amerika'nın en iyi psikologlarından birine emanet etmeye karar vermişti.
Bu genç aynı zamanda yakışıklı psikolog Ryan North Amerika'nın en iyi psikoloğu denebilecek seviyedeydi çünkü sadece Amerika değil Dünya üzerinde bulunan çoğu ülkede seminerler gerçekleştirip ödüller kazanıyordu.
"O gerçekten harika bir psikolog ve harika bir adamdı, ama benim sıkıntım çok daha harika ve geçmesi nerdeyse imkansız bir durumdu..."
"O kendini harika bir sıkıntı olarak tanımlıyor olabilirdi,bense onu harika bir Kadın olarak tanımlıyordum."
"Bir daha yüksek sesle konuşma yok tamam mı?" Sesinde yumuşak bir tını vardı. Normalde ona göre olmayan bir sesti. Yutkunmamak için zor tutum kendimi.
"Niye ki?" Demeden edemedim. Merak ediyordum benim ondaki yerim neresiydi?
"Sesinin kısılmasını istemiyorum Akça." Şuan başka bir durumda olsak anında 'yaa' diye demeden edemezdim ama şuan gülümsemedim. Kızgındım ya ben ona.
"Niye?" Dedim tekrardan. Sinirlenmesini bekledim ama sakince soruma cevap verdi.
"Senin sesini duymam gerekiyor."
"Niye?" Sabır diler gibi başını iki yana salladı. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp gamzelerini göstererek gülümsedi.
"Sesin bana huzur veriyor."