Hava akımları arasında oluşan sıcaklık farkı, büyük hortumlara meydan açar. Beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan bu hortumlar, dev canavarlar gibi her şeyi yok etmeye başlar. Ve insan son anlarında yaptıkları ya da yapmadıkları yüzünden oluşan pişmanlıklarını hatırlarlar...
Yatağımdan ani halde kalkmıştım. Gördüğüm rüya değil kabustu. Ne olduğunu anlamam biraz uzun sürmüştü. Yavaş yavaş olanlar tekrar canlanıyordu hafızamda. Hayatımın en büyük pişmanlığı, rüyalarımdan çıkmak bilmiyordu. Yine aynı kâbusu yaşamıştım. Gördüğüm kâbusun etkisiyle, çok uzun sürmeyen şokun ardından yavaş yavaş kendime gelmeye başladım. Uyku sersemliği de üstüne eklenince, ne yapacağım hakkında pek bir düşüncem yoktu...
Hiç ilgisi bulunmayan bir olay neticesinde, kendisi ve en yakın arkadaşları, artık bir seri katilin pençesindedir. Canlarını kurtaracak olan dostluk ve umutsuzca geç gelen ani aşk mı; yoksa, sadece kendilerini düşünme sonucunda gelecek olan sonuçlar mı kötülüğün karşısında üstün gelecek? Serhat ve arkadaşlarının amansız mücadelesi sizlerle...
"Alçin..." İsmimi nerden biliyordu bu kız? "İkizim, sen mi geldin? Göremiyorum, görmem gerekmez mi? Beni yanına almaya geldiğinde bile bana gözükmeyecek misin?" Bu kız neyden bahsediyor? "Annemde yanında mı? Bazen göremiyorum, sizin öldüğünüz günden beri oluyor. Beni bu adamlardan korumak için beni almaya mı geldin?" Bir kaç saniye gözlerim onda oyalandı. Ala'nın sesi bizi kendimize getirdi. "Alin hanım, biz Türk askeriyiz. Bir yaranız var mı? Gözlerinize mi zarar verdiler?" Ala'nın sorularını eş geçti kız. "Alçin burada değil mi? Ölmedim mi? Nasıl olabilir ki, kokusunu aldığıma eminim!"
...