Giriş
Kadere inanmayanların bu hikayeyi dikkatli okumasını isterim. Hayatımda hiç bir şey benim istediğim bir şekilde yürümedi, ben eski, yanlış adetlerin kurbanı oldum, kendimi aileme feda ettim, yüzüm her güldüğünde hayat bir tokat daha attı. Eğer kendinizi çok şanssız hissediyorsanız, size çok haksızlık yapıldığını ve çektiğiniz acıların çok büyük olduğunu düşünüyorsanız, benim hikayemi okuduktan sonra ne kadar şanslı olduğunuzu anlar ve Allah'a şükürler edersiniz.
Benim Allah'a tek bir sorum var; beni yarattıktan sonra neden unuttun ve bu zalim insanlara emanet ettin?
İsyan edecek kadar doluyum, sitem edecek kadar haklı buluyorum kendimi. Hangi suçun cezası bu kadar ağır olur, nasıl affedeyim gençliğimi çalanları? Ya Rabbim sen şahit oldun ama imdadıma yetişmedin, gece gündüz sana seslendim ama bu çaresiz kıza karşılık vermedin.
Olsun, yine de sen Allah'sın, öbür dünyada adaletli davranacağına inanıyorum senden umudumu kesmiyorum.
Yazar:
Bu hikayeye yorum yapmam çok zor, senelerdir böyle bir hikayeye denk gelmemiştim, Genellikle aşk acısı, ayrılık, ihanet görürdük ve bunlara dizilerde, filmlerde veya haberlerde denk gelirdik ama bu hikaye çok acı, yaşanmış ve hala yaşanmaktadır.
Ancak bu hayatları unutmuşuz, görmezden gelmişiz, sessiz kalmışız. Bu hikayeyi çok severek yazdım, gece gündüz emek harcadım, bazen bir bölümü kaç kez sildim ve tekrar yazdım sırf o anları olduğu gibi gözünüzün önünde canlandırmak için ve yaşanmış duyguların aynısını size hissettirmek için.
Bütün emeğimi bu hikayede sizin güzel yüreğinize sunuyorum. Hikayenin verdiği hayat derslerinin yaşam yolculuğunuzu aydınlatacağından şüphem yok.
Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki okuma kültürüne sahip olan takipçi kitlemle gurur duyuyorum, sizi çok seviyorum.
Aşk suçtu.
Senin olmayan birisi için beslediğin duygular bir cellat gibi dikilirdi karşına. Sonra kollarına iki asker girerdi, o askerler başını bir kütüğün üstüne bastırırken boynuna inecek baltayı büyük bir sabırla beklerdi insan beklerdi ki, cellat alacak onun kellesini.
Ama o balta inmeden önce, dururdu zaman. Sabır kanatırdı insanın her bir zerresini, bir işkenceden farksız akardı saniyeler, bir sudan sessiz, bir dalgadan daha hırçın.
Aşk cellatı, ve o balta aşkın ellerinden inerdi insanın boynuna. Sevda cehennemdi, seni sevemeyen birinin aşkı ateşdi.
Kendi kalbini yakan, kendi kanını akıtan bir kılıçtı. İnsan nasıl saplardı kendi sırtına bıçağı?
İnsan ancak aşık olsa ihanet ederdi kendisine.
Aşk ihanetdi, aşk en büyük oyun ve insanın kendine yaptığı ihanetdi.
O Yavuz Payidar'dı, kendine en büyük ihaneti yapmış sırtına bir bıçak saplamış, boynunu bir cellatın önüne uzatmıştı.
O Payidar'dı, sevdalanmıştı.
Ve sevda, onun ihanetiydi.