"Bu beyinler ile kalplerin savaşı."
(Açık Kapı, cilt 3, bölüm 2, syf 153)
"Beyin her organa emir verebilir, bu beyne verilmiş üstünlüktür, beyne hiçbir organ emir veremezken bir tek kalp beyni kontrol edebilir. Kalp, istediğinde beyne emir verebilir. Şimdi tekrar düşünün, beyni bile alt eden kalpten başkası 'anahtar' olabilir mi?"
(Açık Kapı, cilt 4, bölüm 7, syf 1649)
"Kazanan BAS (Başlangıçtan Sonra) 82.730'da Eski Soy Meydanı'nda beyinler olmuştur. Beyinlerin zaferi ile tarih yeniden yazılmıştır. BS (Beyinlerden Sonra) birinci gün 'kalplerin yası' olarak ilan edilmiştir. Günün önemi bu isimle vurgulansada beyinler aynı günü kutlamalarla geçirmiştir. Soykırıma uğrayan kalpler için üzülmek o gün Miras Beyinler sınırları içerisinde yasaklanmıştır, üzülenler ise katledilmiştir. Beyinler, kalpleri her zaman ezeli bir rakip olarak görmüştür..."
(Açık Kapı Ekleme Denemeleri, Deneme 9, syf 1)
"Tür içinde genlerin kullanılmayan özellikleri olursa bunlar yitirilir, özellikli genler ölür. Zamanla tür geni tamamen ölür ve ayırt ediciliği kalmayan genlere sahip 'halklar'dan biri olurlar."
(Açık Kapı, cilt 1, bölüm 5, syf 647)
-
"Ölü bir kalp diriltilemez. Tüm genlerimin ölme zamanı gelecek... ve ben şimdi o zamanı bekliyorum."
Fısıltılarım karanlık duvarlarla yankılandı ve yine sesimi yalnızca ben duydum...
+21 cinsellik ve şiddet içeren sahneler bulunmaktadır. Bu hikaye Dark Romance kategorisindedir ve küçük yaştaki arkadaşlar için uygun değildir. Lütfen dikkate alınız.
✩。:*•.───── ❁ ❁ ─────.•*:。✩
Senin için her gün saçlarımı saldım. Dudaklarımdaki ruju tazeleyip durdum. Parfümsüz dışarıya çıkmadım. Yeni giysiler aldım. O giysileri hakkıyla taşıyabilmek için kilo verdim. Sırf sen birkaç saniye daha uzun bak diye hesaplar yaptım. Kahkaha atmadım, yüz hatlarımı korudum. Beni güzel gör istedim. Baktığında beni arzulaman için dünyanın en güzel kızı olmaya çalıştım. Güzel gözlerine bakarken kayboldum, derinlere battım. Sense elimden tutmak yerine beni gözlerinin derinliklerinde boğmayı tercih ettin. Kırmızı rujum dağıldı, makyajım silindi, saçlarım kabardı. Ve yeniden kilo alıyorum galiba. Seni beklemekten vazgeçtiğim gün, kendimden vazgeçtiğim gün mü olmalıydı? Hayır, böyle bitmesi şart değildi. Gözlerini açıp bana baksaydın, yaklaşıp ellerimi tutsaydın... Ya da en azından beni yanıtsız bırakmasaydın böyle bitmezdi. Eğer beni biraz bile sevseydin dünyanın en güzel kızı olurdum. En güzel, en asil ve en mutlu... Ama şimdi en suçluyum. Seni sevdiğim için, hiç olmadığım kadar suçluyum.
Vazgeçişimin damgası, intiharımın tescili. Dudaklarını bir kez bile öpememenin sancısı. Aramıza koyduğun duvarlardan atlama vaktim. Aşağı düşeceğim sevgilim ve öleceğim. Bir kez bile kalbine gömülmeyeceğim. Çürümeme izin ver. Bu yorgun beden karışsın toprağa ve and içelim birlikte, birbirimizi görmeyeceğimize. Sakın bir kavanoza koyma, kalbim çoktan darılmış sana. Ve o güzel gözlerin... Yaşarken görmedin, ölü bedenime değmesin. Beni en güzel halimle hatırla. Kanı çekilmiş, çürümüş ve delicesine sarhoşken değil. Senin için geldiğim o gün gibi, en güzel halimle...