Annem adımı bilmiş de koymuş. Aslında babam ille de çiçek ismi koyalım diye tutturmuş ama annem Nuh demiş peygamber dememiş! "Bıktım bu çiçek işinden zati, bir de yavrumun ismine bela edemem," diye tutturmuş. Sanki niyeyse? Adım Nergis olsa, Gül olsa, Açelya olsa fena mı olurdu? Anneme göre fena olurmuş işte, o da sakin sessiz uslu bir kız olurum umuduyla adımı Narin koymuş. Yirmi üçüme basana kadar adımın hakkını veren narince bir kızdım. Sonra doğumgünümde geldi gamzelinin biri feleğimi şaşırttı! Vallahi en son bir elimden az önce fırlayan taşa, bir de karşımda tuzla buz olmuş kahvehane camına bakıyordum. Usulca yutkunup kırılan camın ardından bana şaşkınca bakan kapkara gözlere suçlu suçlu baktım. Şaşkınlığı üzerinden atınca ağırca tebessüm etti. Yanındaki çırağını döndü gür sesini bana duyurdu. "Burayı toplayın, camcı Kamil'e de haber verin yenisini taksın. Bende yengenizin isteği arzusu neymiş onu öğreneyim," dedi. Kollarımı göğsümde birleştirip beklemeye başladım. Gel de öğreteyim bakalım yiğidim!
1 part