Bir karanlık gece, gökyüzü yıldızlarla kaplanmıştı. İnce bir rüzgar, yaprakları hışırdatarak sessizliği bozuyordu. Yolun kenarında duran genç bir kız, gözlerini uzaklara dikmiş, içinde derin bir hüzün taşıyordu. Ruhunda bir yangın vardı, alevleri intikam arzusuyla yükseliyordu.
O gece, dünyam paramparça olmuştu. Ailem, bilinmeyen bir saldırganın elinden hayatını kaybetmişti. Henüz bebekken yaşadığım, benim ruhumda derin yaralar açmıştı. Ancak yıkılmamıştım. İçimdeki ateş, beni karanlığın içinden sıyrılmaya zorluyordu. Artık tek bir amaç vardı: Ailemin ölümünden sorumlu olan kişiyi bulmak ve ondan intikam alacaktım
Gece boyunca yıldızlara baktım, gökyüzündeki sonsuzluğa daldım. Her parlayan yıldız, ruhumu zehirlemişti. Gökyüzündeki sessizlik, içimdeki çaresizliği yankılandırdı...
"Evdeki hizmetçiler neyse sende o sun"
zorundalıkda olsa ben onun karısıydım.
"Bekaretini bozduktan sonra sana asla elimi bile sürmeyeceğim şu karşıdaki koltukda yatıp kalkacaksın asla yakınıma gelmeyeceksin!" dedi kalın sesiyle.
Ben bir ömür bu adamla nasıl evli kalacaktım.