"Ben sana şah damarında hissettiğin nabızdan daha yakınım Tanrıçam;Alina'm" Aramızda kıtalar,okyanuslar hatta ve hatta belki de gezegenler kadar uzaklık varken sarf ettiği sözler yüreğimi titretmişti. Dudaklarıma doğru konuşuyor,ona ettiğim ihanet yüzünden vicdanımın altında bir böcek gibi ezilmemi sağlıyordu. Elleri çenemi,beni kendine katmak istercesine sıkıca kavradı. "Ama yine de Alina'm sen benim ne gözümde ne yüreğimdesin.Sana hissettiğim saf olan tek duygu nefret.Ve biz asla iki mutlu aşık olamayacağız." Konuşurken dudakları dudaklarıma değiyordu.Çenesini sabırla sıktığını görebiliyordum.Duraksadı,derin bir nefes alıp yutkundu ve devam etti: "İkimizden biri ölene kadar biz iki düşmanız Alina." Yaralanan kanayan acıyan her şey günün birinde hatırlanmamak üzere unutulur veyahut iz kalmayacak şekilde iyileşirdi.Yeniden canlanabilir hatta eskisi gibi olabilirdi lakin ölen hiç bir şey geri döndürülemezdi.Ölen her şeyin hatırına var olan viraneler ise bulunamamak üzere kaybolur giderdi... Biz ise o viranelerin arasında tarumar olacak ruhlardandık...