Evinin yumuşacık koltuğunda oturan Sihay, karşısındaki tertemiz ve bembeyaz duvara dalmıştı. Etrafındaki derin sessizlik, yalnızca kendi nefes sesiyle bozuluyordu. Duvara bakarken, zihninde dün yakaladığı adamın yüzü beliriverdi. Tehlikeli bir adamdı o, Sihay'ın kendine özel yaptırdığı hapishaneden bir doktorun yardımıyla kaçmıştı. Haberi aldığı anda, öfkesinden kontrolünü kaybedip evin içindeki her şeyi darmadağın etmişti.
Sessizliği kesen adım sesleriyle irkildi. Gelen kişinin kim olduğunu biliyordu; bu eve girebilecek tek kişi oydu. Adımlar, koltuğunun yanında durduğunda, Sihay'ın dudaklarındaki gergin çizgi yavaşça gevşedi.
"Sihay, istediğin gibi işleri mahveden doktorun randevusunu aldık," dedi en yakın arkadaşı, sesindeki tatmin duygusu Sihay'ın içini ısıttı.
Kapkara gözlerini arkadaşına çeviren Sihay, "Randevuyu hangi gün aldınız?" diye sordu.
"20 Temmuzda. Randevuların çoğu doluydu, en erken bu tarihi bulabildik." Arkadaşının cevabı, Sihay'ın sabırsız ruhunu tatmin etmese de, kafasını yavaşça onaylayarak salladı. O Sihay'dı, herkesin korktuğu adam.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."