İki sanatçının, Elif ve Efe'nin, Londra'nın canlı sanat sahnesinde kesişen yollarını anlatan duygusal bir hikayedir. Eserleri ve birbirlerine olan derin bağlarıyla birbirlerine ilham veren bu iki sanatçının hikayesi, sevgi ve sanatın insan hayatındaki etkilerine ışık tutuyor.
Elif'in yaratıcı tutkusu ve Efe'nin desteğiyle şekillenen bu ilişki, sanatın sadece eserlerde değil, aynı zamanda ilişkilerde de nasıl bir dönüşüm yaratabileceğini gösterir. "Zamanın Kıyısında", sevgi ve sanat aracılığıyla yaşamın karmaşıklıklarıyla nasıl başa çıkılacağını ve bu süreçte kişisel büyümenin nasıl mümkün olabileceğini keşfetmeye davet ediyor.
Bu hikaye, herkesin içindeki yaratıcı gücü uyandırmayı ve yaşamın sürprizlerle dolu akışına kapılmak yerine, anın güzelliğini ve ilişkilerin değerini vurgulamayı amaçlıyor.
Dudaklarıma bir buse kondururken "seni seviyorum,ama biraz acı cekmen gerekiyor"
Ben iki yıldır acı çekiyorum,bu ne ki? Boxerini çıkarırken onu izliyordum. Bir yere gelince utanman da kalmıyordu bu adamın yanında. Alışık olduğum şeylerdi. Bir adamın sevmediğin halde her zerresini biliyorsanız buna bir bok denmezdi!
Kalın ve damarlı penisini çıkarıp birkaç defa okşadı. Bunu yaparken gözlerimin içine bakıyordu.
"Hazır mısın?"
Hazır mıyım? Ben çocuk doğurmaya hazır değilim. Ben anne olmaya hazır değilim. Lanet olası hapı yanıma almamıştım! Ayrıca aklıma nereden gelebilirdi ki dağ başında kocamla sevişeceğimiz?
Erkekliğini girişime yerleştirirken birden içime itti. "Ahh!" Tırnaklarımı kollarına geçirdim. İçimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım, topuklarım kalçalarına değiyordu. Omuzlarına sıkıca tutundum. Terden ıslanmış Saçlarımı gözümün önüne düşerken tek eliyle geriye attı.
"Kartal!"
"Sikeyim! Seni o kadar özlemişim ki!"
"Ahh! Yavaşla!"
"Hayır bebeğim,bu gece sadece benim istediğim olacak"
Omuzlarına tırnaklarımı geçirirken odadaki tek ses tenin,tene çarpma sesleri,ve kısılan sesimden çıkan inlemelerimdi. Sonuna kadar soktuğu aletiyle hayalarının kadınlığıma çarptığını hissedebiliyordum.