YANSIMA
  • LECTURES 463
  • Votes 64
  • Parties 8
  • LECTURES 463
  • Votes 64
  • Parties 8
En cours d'écriture, Publié initialement avr. 21, 2024
"Biz birbirimizin yansımasıydık sadece seçtiğimiz yollar farklıydı ve ben onun seçtiği yolu canı acımasın diye dikenlerden temizlemiştim." 

Andaç Seyhanlı doğduğu günden beri bir hata olarak görülmüştü. Babası erkek olmadığını öğrendiği gün ondan nefret etmeye başlamıştı. Acıyla büyümüştü, acı nefrete dönüştüğünde kendini onun yanında bulmuştu. Çıkış yolunun anahtarını bulmuştu. Devrim Bıçakçı... geçmişinde kanla yanına geldiğinde onu iyileştirmek için aylarını vermişti. 

Acıdan kaçtığını düşündü ama canı daha fazla acıdı. 

Devrim Bıçakçı hataların adamıydı. Bunu kendisi anladığında bazı şeyler geri gelmemek üzere gitmişti. Onun göğsüne parçalayan kadına aşık olmaya devam etti, fark etmedi yaralarını sarmaya çalışan kadını. Gözleri kör olmuştu, kalbi onu seçse bile o görmedi... 

Takıntıyı aşk ile karıştırdı... 

Yıllardır yer altında devam eden masaya o gün birlikte oturdular altı kişilik masayı yedi kişi yaptılar. Devrim masada tekrar üstünlük sağladığında sandı ki herşey onun istediği gibi olacak, olmadı. Andaç'ın sakladıkları gün yüzüne çıkmaya başladığında masa sallandı ve herkes o an Andaç'ın masanın temeli olduğunu fark etti. 

Acı nefrete dönüştü, nefret intikama...
Tous Droits Réservés
Inscrivez-vous pour ajouter YANSIMA à votre bibliothèque et recevoir les mises à jour
ou
#833anlaşma
Directives de Contenu
Vous aimerez aussi
ATEŞ HATTI, écrit par ben1deniz
13 chapitres En cours d'écriture
Havanın sıcaklığı, çölün ortasında bir yangına dönüşmüştü. Kumlar, güneşin altında daha da sertleşiyor, her adımda bacaklarınıza yükleniyordu. Sırtındaki çanta, sanki her saniye biraz daha ağırlaşıyor, ama o hiç durmaz, yürümeye devam ediyordu. Adımlarını atarken, gözleri sadece ileriyi görüyordu. Burası, askerlerin kaybettikleri her şeyin, her umudun olduğu yerdi. Zorluğun başladığı, ancak vücutlarının ona alışmasıyla bir şekilde unutmaya çalıştığı yerdi. Burası, zihninin sınırlarını zorladığı, karanlık düşüncelerle baş başa kaldığı yerdir. Saatler geçtikçe, ayaklarındaki acı, aslında daha fazlasını hissettirmeye başlar. Bir müddet sonra, fiziksel sınırların ötesine geçer ve zihin buna ayak uydurur. İlk başta kaslarınız bağırırken, sonradan sadece bir donukluk kalır. Vücudun ne kadar yorulursa yorulsun, komutanın emri, görevdeki sorumluluğun baskısı, bir adım daha atmanı sağlar. Çünkü geri dönemezsin. Bir çığlık duymamak, bir yudum su içmeden yol almak... Bu, tüm askerin yaşadığı mücadeleydi. Kendini bir çukurun dibinde hissettiğin zaman, etrafındaki dünyayı duyamazsın. O kadar yalnızsındır ki, neredeyse hayatınızdaki her şeyin geçici olduğunu düşünmeye başlarsınız. Ama her gün bu hatırlatma bir şekilde unutulur. Çünkü seni bekleyen görev vardır. Ve o görev bitmeden, ne kadar acı çeksen de devam etmek zorundasındır. Gözlerinde uyku eksikliği, vücudunda kanla karışmış terin izleri, aslında seni oraya getiren o içsel güçle savaşıyor gibidir. Bazen derin bir nefes alırsın, ve sonra bir adım daha atarsın. Ama bu bir seçim değildir. Sadece, bir asker olmanın tanımıdır.
Vous aimerez aussi
Slide 1 of 10
AL KAN /Kadın asker/ cover
Alçin Sönmez  cover
Mafyamı +21 cover
DİLSİZ KURT cover
Yüzbaşı "Kan"🩸 cover
DİRENİŞ cover
Alya Asil  (GERÇEK AİLEM) cover
Mesaj | Texting +18 cover
ATEŞ HATTI cover
Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna'  cover

AL KAN /Kadın asker/

15 chapitres En cours d'écriture

"Komutanım, roket atar!" dedi Halil. Duyduğum sesle eş değer olarak, bir patlama meydana geldi. Nefesim kesilmişti, yaralandığım için değil, timimden ses gelmediği için. Düşünmek istemedim şehit olma ihtimallerini, arızalansın istedim kulaklıkları. Olmayınca olmuyor, demişler. Bağırdım tüm gücümle kulaklığıma, "TİM SES VERİN, HERKES İYİ Mİ!" bu bağırışıma kimsenin yanıt vermediğini anlayınca durdu dünyam. Elimdeki el bombalarını, karşımdaki itlerin üstüne yağdırıdım. Hepsi leş olmuştu, ama volkan timi yok olmuştu. Mevzilendiğim yerden çıktım ve herkesin mevzisine doğru yürüdüm, etrafta bulunan uvuzlar nefesimin cigerlerime batmasını sağlıyordu. Benim timimin parçaları olamazdı onlar değil mi? Oturduğum yere çöktüm ve sırtımı büyük bir kayaya yasladım. Elim göğsümdeki ağrıyı geçirsin diye masaj yapıyordu, ama ben şehitlerimin parçalarını görmüştüm. Bu vatan uğuruna can veren timimi görmüştüm, bu ağrı kalbimde sızı olarak kalacaktı. Iyileşmeyecektim, alışacaktım.