Başımdan geçen onca olayın başlangıcının bir diyalog ve teori ile açıklanması canımı yakıyor. Sonuçta başka bir boyuta bir iftira ile gönderilmem sadece bunlardan ibaret. Ben kim miyim? Arkamda bıraktıklarım için Şeytanların kanlı varisi benim için iftirada ki masum. O teori ve dialog ney mi? İşte bunlar; Neden kızından nefret ettiği hakkında bir çok söylenti dolaşıyordu krallıkta. En çok dolaşanı ise evrende ikinci bir yaşam melezini kaldıramamasıydı. Tam kırk yıl önce bir savaş çıkmıştı ve âsiler diğer boyuta geçmişti. Sürgün edilmişlerdi. Bu sırada hamile olduğu halde eşi için canını vermişti kraliçenin annesi. Bunun üstüne soyundan gelecek üç kız çocuğu kutsandı ve kadının kızı o ölmeden dakikalar önce doğdu. Soyundan gelen üç kız yaşam melezi olacaktı. Evrendeki ve tüm boyutlardaki en güçlüleri. Yaşamı temsil ettiği için Melek, ölümü temsil ettiği için Şeytan ve doğayı temsil ettiği için Elf. Bu üç türün birleşimiydi yaşam melezi. Birincisi Melek ağırlıklıydı, ikincisi şeytan ağırlıklı doğdu ve şuan 19 yaşında olmasına rağmen kraliçenin nefretini kazanmıştı. "Şimdi doğru mu anladım kraliçe? Sen kontrol büyüsünü kullanmam için beni tehdit mi ediyorsun?" Dedi Ölümsüz kralı. Sesinde hafif bir kinaye ve de küçümseme vardı. Melek kraliçesi ile araları yıllardır bozuktu zaten ancak Melek kraliçesinin kendi çıkarları için onu tehdit etmesi yeni bir olaydı. "Aynen öyle yapıyorum Ölümsüz kralı...Yada yok olan türün son üyesi mi desem?" Kraliçe kendini beğenmiş bir sesle konuşmuştu. Ölümsüz kralı bu riskleri alamazdı. Bunu en iyi melek kraliçesi biliyordu. Ölümsüz dişlerini sıkmaya başlamıştı. Gerçekleri kimsenin öğrenmemesi gerekliydi. Gerçekte hangi krallığın vârisi olduğunu bilmemelilerdi. "Kes sesini. Tamam! Tamam yapacağım, kızınızın iradesini çalarak babasTodos os Direitos Reservados