"Benim kimsem yok," dediğimde gözlerini inatla gözlerimden çekmedi. Koyu kahveleri, yeşillerimi talan ediyor, bakışlarımda sakladıklarımı bir bir anlıyordu.
"Elimde canımdan başka bir şey yok, Uğur." Bir adım yaklaştı. Aramızdaki kısacık mesafe de böylece kapanmış oldu. "Var," dedi tok sesiyle. "Var, benim güneş çiçeğim,"
İri elini boynumla çenem arasına koyup hafifçe okşadı, dokunuşu kuş tüyü kadar hafifti. Sıcacık dudaklarını usulca şakağıma bastırdı. "Ben varım, artık yalnız değilsin Güneş Çiçeği."
Şakağım yuvasıydı.
O, benim yuvamdı.
Yalnızlığımla baş edemediğim anda beni kendi kalabalığına buyur etmişti,
Yetimhanede büyümüş, 17 yıldır kimsesizlikle mücadele etmiş, çok erken yaşta kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmiş, zeki, atarlı, biraz ağzı bozuk lakin yufka yürekli bir kızdır Ahu Tomris Karayel. Bir gün ansızın yetimhaneye gelen oldukça varlıklı insanların, Tomris'in biyolojik ailesi olduklarını iddia etmesiyle birlikte işler asla eskisi gibi olmaz.
Bu hikayede ezilen, korkan, ürkek kız yok.
Bu hikayede cesur, lafını esirgemeyen, zeki kız var.
Bu hikayede Tomris'i yaralarından vuran insanlar var.
Bu hikayede vicdanları körelmiş insanlar var.
Bu hikayede Tomris' in bir de biyolojik ailesinin karşısında verdiği mücadele var.
*Karıştırılan bebekler klasiğinden bir tık farklısı*
Not: Kitap şahsıma aittir. Herhangi bir çalıntı veya kopyalanması durumda hukuki işlem başlatılacaktır.
İnstagram hesabım: _erzurumluniloyaa_