Bazen kendisine duyulan sevginin altında ezildiğini hissederken bazense içindeki o öfkenin altında eziliyordu Afitap oysa biliyordu ki, karşısındaki adamın suçu yoktu. İnsan kendisi dışında gelişen olayların sorumlusu olabilir miydi? Pek tabii ki kocası da kendisi dışında gelişen olaylardan sorumlu değildi. Asi tavırları ve sivri diliyle her şeyden çok sevdiği adamı hançerlerken adam her fırsatta kulağına aşkı fısıldıyordu. Oysa başta sadece verilmiş bir söz uğruna beraberliklerine imza atmışlardı. Evet, ikisi içinde durum buydu. Şimdi gözlerine bakmaya doyamıyordu adamın. Azur yanına yaklaşıp kolunu hafifçe tuttuktan sonra konuşmaya başladığında gözlerini yumdu. "Benim suçum yok" sözüne karşılık yandan bir gülümseme gönderdi genç kadın. Buna kendisi de inanmak istiyordu. Delicesine sevdiği adamın suçu olmadığına inanmak istiyorken diğer yanı da zaten ona Azur'un herhangi bir suçu olmadığını söylüyordu. Genç adam elini karısının kalbine doğru götürdükten sonra gözlerini gözlerine çevirerek konuşmaya başladı. "Bu güzel kalbin... Ona sor Afitap." Kırgındı aslında ama bir o kadar da ona koşabilecek kadar sevdalı! Çünkü Afitap hayatına girdiğinde bambaşka bir adama çevirmişti onu; yaralarını iyileştirmiş, kalbindeki acıyı unutturmuş ve kendisine yeni bir kapı açmıştı. Güzel kadın kalbinin üstünde duran sevdiği adamın elini itmekle itmemek arasında gidip gelirken elini tuttu ve dudaklarına doğru götürüp kocasının avuç içine öpücük bıraktı. Şüpheyle dolu yanının yanı sıra ona duyduğu bağlılık belki de her şeyi başa almasına neden oluyordu. Yine önyargılı davranıyor olabilirdi ve yine kocasını yaralayacak olabilirdi. "Bana lütfen güven..." Diye fısıldadı sonra bilmem kaçıncı kere daha adam.