LAVİNİA
  • Membaca 741
  • Suara 48
  • Bagian 4
  • Membaca 741
  • Suara 48
  • Bagian 4
Sedang dalam proses, Awal publikasi Apr 28, 2024
Dewasa
"Gökyüzü karanlıkta güzeldir. Ben aydınlığı değil karanlığı, güneşi değil de ay ve yıldızları severim."

"Neden?" Uzaklaşıp, çekip gitmek istiyor bir yandan da sanki yerime çakılıp kalmış gibi hissediyordum.

"Bence güneş tehlikeli. Her yere ışık saçsa bile ona yaklaştığında seni küle çeviriyor. Ama ay güneşin ışığını yansıtsa bile tek yaptığı şey karanlık gökyüzünü aydınlatmak. Yıldızları seviyorum, çünkü bir zamanlar dileklerimi gerçekleştireceğini sanıyordum."

"Peki şimdi?" Neden böyle sorular sorduğunu anlayamıyordum. Ona bir şeyler anlatmak zorunda değildim ama kendimi durduramıyordum.

"Bir defa çocukken gökyüzünden en parlak yıldızı seçip dilek dilemiştim. Çocuk aklımla en parlak yıldızı seçersem dileğimin gerçekleşeceğini sanıyordum. Sonra ise o yıldız kayboldu. Ben ise bir daha dilek tutmadım." Bakışları derinleşmişti. Bana fazlasıyla derin bakan bu adamın daha adını bilmememe rağmen onu daha önce tanıyormuş gibi hissediyordum. 

"Belki o dileğiniz gerçekleşmiştir, ama siz farkında değilsinizdir?"
Seluruh Hak Cipta Dilindungi Undang-Undang
Daftar untuk menambahkan LAVİNİA ke perpustakaan Anda dan menerima pembaruan
atau
Panduan Muatan
anda mungkin juga menyukai
anda mungkin juga menyukai
Slide 1 of 10
Lafügüzaf  cover
GÜNAHA DAVET ( +24 ) cover
Babacık'ın Minik'i cover
Rus mafyası / Yarı Texting  cover
OKYANUS cover
Yazgının Oyunu cover
Yirmi Dokuz cover
Güneş Çiçeği | yarı texting 𓍯𓂃 cover
BERDEL (+18) cover
(+18)Seks Hikayeleri cover

Lafügüzaf

25 Bagian Sedang dalam proses

Aşk suçtu. Senin olmayan birisi için beslediğin duygular bir cellat gibi dikilirdi karşına. Sonra kollarına iki asker girerdi, o askerler başını bir kütüğün üstüne bastırırken boynuna inecek baltayı büyük bir sabırla beklerdi insan beklerdi ki, cellat alacak onun kellesini. Ama o balta inmeden önce, dururdu zaman. Sabır kanatırdı insanın her bir zerresini, bir işkenceden farksız akardı saniyeler, bir sudan sessiz, bir dalgadan daha hırçın. Aşk cellattı, ve o balta aşkın ellerinden inerdi insanın boynuna. Sevda cehennemdi, seni sevemeyen birinin aşkı ateşdi. Kendi kalbini yakan, kendi kanını akıtan bir kılıçtı. İnsan nasıl saplardı kendi sırtına bıçağı? İnsan ancak aşık olsa ihanet ederdi kendisine. Aşk ihanetdi, aşk en büyük oyun ve insanın kendine yaptığı ihanetdi. O Yavuz Payidar'dı, kendine en büyük ihaneti yapmış sırtına bir bıçak saplamış, boynunu bir cellatın önüne uzatmıştı. O Payidar'dı, sevdalanmıştı. Ve sevda, onun ihanetiydi.