𝙩𝙝𝙚 𝙤𝙗𝙨𝙘𝙪𝙧𝙪𝙢(n): Latince karanlık, sır ve gölge anlamına gelen kelime. Karşımda dikildiğinde gülmemek için kollarımı birbirine doladım ve duruşumu dikleştirdim. "Gerçekten mi Riddle? Gerçekten de gölgeler mi?" Kahkahamı bastırmaya çalışırken kendimi kastığımın da farkındaydım. Bana doğru bir adım yaklaştı. Artık duvara yaslanmıyordu. Önümde dim dik durdu ve gözlerimin derininde bir şey bulmaya çalışırcasına beni inceliyordu. "Yanlış duymadın Black. Sen daha küçük bir kız çocuğuyken.." duraksadı. Bir şey onu duraksatmıştı ve bu sefer iması ardında samimi bir gülüş vardı. "geceleri seni uyutmayan o gölgeler gibi. Ağaçların ve bulutların gölgesinin tam yatağının karşısındaki duvara yansıdığında seni uyutmayan o gölgelerden bahsediyorum. Gölgeler bazen aslında olduğu şeyden, kişiden, çok daha ayrı bir korkunçluğa ulaşabilir. Değil mi? Ne diyorlardı? Karanlık Lord'un gölgesi mi? Varisi mi?" Cümlelerinde kastettiklerini ve kastetmeden bile kastetmeyi amaçladıklarını anlamıştım. Bana doğru bir adım daha yaklaştığında aramızdaki mesafe kapanmıştı. Hafif eğildiğinde kulağıma fısıldayacağını anlamıştım. "Unutmadan son bir şey daha... Işığın da karanlığın da gölgesi olmaz. Var olan bir şeyin yanıltıcı gölgesinden bu denli korkuluyorsa olmayan bir şeyin gölgesi de fena şekilde korkutucu olmaz mıydı sence de?.."