"Seni öpeceğim." dedim. Hâlâ gülmeye devam ediyordu. "Biliyorum." dedi.
"Daha önce seni öpmek aklımda yoktu." dedim.
Yine "Biliyorum." dedi.
"Pişman olacak mıyız?" dedim.
"Bilmiyorum." dedi.
Aldığım cevap benim duraksamama neden oldu, bugünü bir pişmanlıkla hatırlamak istemediğim için duraksamıştım.
"Ama seni seviyorum." dedi. Beni sevdiğini söylerken ilk kez onun gözlerinin içine bu kadar yakından bakabilmiştim.
Beni sevdiğini gerçekten görüyordum.
Ve bu üç kelime beni durduracak son fişi de çekmişti. Gözlerimi kapattım, artık kimsenin geldiğini ya da gittiğini görmek istemiyordum. Sokakta bizi tanıdık biri görür mü diye düşünmek istemiyordum, pişman olmak istemiyordum. Sadece onu öpmek istiyordum.
Ve öyle de yaptım.
Yapmamak için hiçbir sebebim yoktu.
İlk öpücüğümü karşımdaki adama vermiştim.
Doğrusu dünya üzerinde ilk öpücüğe en layık kişiydi.
Çok sakindik, kalp atışlarım nerede atıyordu bilmiyordum. Resmen yüreğim bana acı veriyordu.
Bu his denememi cevap anahtarından kontrol ederken ki hissimle aynıydı. İyi gidiyordu.
Dudaklarımızı hiç haraket ettirmedik, sadece ikimizin dudakları birbirinin üstündeydi. Belki on, belki de on beş saniye böyle kaldık. Sonra da birbirimizden ayrılıp kalan yolu el ele tutuşarak bitirdik.
Veda kısmını size anlatmak istemiyorum. Çünkü bu bana oldukça acı veriyor, veda ettiğimiz kısmın bu öpücük olmasını istiyorum.
Çünkü biri çok sevdiği birini bir daha ne zaman göreceğini bilmeden bıraktığında normal bir insan gibi davranamıyor. Ve bu noktayı anlatmak da oldukça ıstırap verici.
Bugün onu öptüğümde bitti.