Karanlığın ve Küllerin Krallığı, gölgelerin dans ettiği, kötülüklerin yankılandığı bir ortamda yer alan gizemli bir diyarın merkezindedir.
Burada güneş sıcak kucaklamasını göstermez, her taşın ve gölgenin etrafında bir sır örgüsü kendini dokur. Bu diyarda, unutulmuş sihirin kokusu yoğun bir şekilde hissedilir ve toprak, unutulmuş krallıkların ağırlığında çöker.
Belirsizliğin dönen sislerinde, umutsuzluğun derinliklerinden kalkan kahramanlar yükselir, kararlılıkları zorlukların ateşinde sertleşmiştir. Kaderle bağlı ve gerçeğe duyulan bir susuzlukla sürüklenen bu kahramanlar, karanlığın prangalarını kırmak ve bu toprakları bir zamanlar altın ışığı ile yıkayan ışığı geri kazanmak için tehlikeli bir arayışa çıkarlar.
Ancak dikkat edin, çünkü Karanlığın ve Küllerin Krallığı'nda her şey göründüğü gibi değildir. İhanet gölgelerin arasında gizlenir ve kötü niyetli güçler cesur yüreklerde yanan umut ışığını söndürmek için komplo kurarlar.
Hain ormanlardan, çorak ovalardan ve ölüm kokan yerlerden geçerek kahramanlar cesaretlerinden taviz vermeden ve ruhlarını kırmadan devam ederler. Çünkü onlar biliyorlar ki karanlık perdesinin ötesinde yeni bir şafak söküyor.
Sevgili okurum, bize karanlığın kalbine doğru yaptığımız bu yolculuğa katılın, burada kahramanlar şekillenir ve efsaneler doğar. Çünkü Karanlığın ve Küllerin Krallığı'nda en büyük savaşlar kılıçlar ve kalkanlarla ya da büyülerle değil, inançla ve cesaretle, sevgi ve fedakarlıkla verilir.
Hoş geldiniz, umutsuzluğun egemen olduğu ancak umut ışığının en parlak olduğu bir dünyaya. Hoş geldiniz, "Karanlığın ve Küllerin Krallığı"na.
"Oğlum nereye, yoksa yine mi bizi bırakup gideysun?"
Kuzey evden çıkmadan önce telaşlı anasına dönerek, "Yok ana, bu sefer karımı almaya gidiyorum. " dedi.
Pat diye söylediklerine karşı Asiye Hanım'ın eli dudaklarına giderken, "Uyy! " diye bir nida kaçtı.
Kuzey'in dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi. "Bu sefer gidiyorum, ama tek dönmiyeceğim."
"Karım, Ahu'yu almadan dönmeyeceğim memlekete. "
🥀