ESRA
  • Reads 4,484
  • Votes 330
  • Parts 18
  • Reads 4,484
  • Votes 330
  • Parts 18
Ongoing, First published May 03, 2024
Distopya içeren askeri bir kurgudur.

Her şey soğuk bir kış gecesinde, birlikte doğum günümüzü kutlamamızla başladı.
Sonra bir şeyler oldu, ihanet gibi, babalarımızın şehit düşmesi ve annemin yaşadığı zorluklar gibi, evimizin yanması ve çaresiz kalmamız gibi.

Beni ağabeyim büyüttü Ertuğrul, ne annem ne de babam büyütemedi beni. Birbirimize düşman kesildik ayrı kaldığımız 18 yıl boyunca.

Sen bana şımarık dersin ben ise buna kendimi sevmek derim.

Şimdi ben bir hemşireyim, sen bir asker, ağabeyim bir doktor, kader bizi tekrardan Kars'ın Sarıkamış ilçesinde, soğuk bir havada topladı.

Ülkemiz Yunanlılar başta olmak üzere Türk olmayan tüm devletler tarafından soykırıma uğrarken yeniden bir ayrılık bizi pençesine takıp kader rüzgârında sürüklüyor.

Söylesene marul, aşıklar kavuşur mu? Sarıkamışta aşklar yarım kalırmış, ben bunu İsmail bilgin'den okuduğum Sarıkamış savaşını anlatan romanda okudum. 

Sence sonumuz onlar gibi mi olur? 

Acı.
All Rights Reserved
Sign up to add ESRA to your library and receive updates
or
#10esra
Content Guidelines
You may also like
Karanlığın Gölgesindeki 'Ay' Parçası (DEVAM EDİYOR) by KalemineAsikKiz29
28 parts Ongoing
Siyah hareleri yeşillerime öylesine kilitlenmişti ki, gözleri sanki ruhumu boğazlıyor, görünmez oklar fırlatıyordu. Yutkunamadım, bakışlarına karşın güçlü durmaya çalıştım.Gözleri birer silah olsaydı beni burada, o saniyede öldürdürdü. "Karanlığa meydan okuyorsun ama ne garip ki aynı zamanda korkuyorsun! İnsan korktuğu şeye hangi cesaretle meydan okuyabilir!" Kelimeleri, ölümün nefesini üfleyerek ruhumu kamçıladı.Sinemde yatan çocuk sessizce ağladı, nefesim daraldı. Beni her seferinde zayıf noktamdan vuruyor akrebin zehrini hiç acımadan ruhuma akıtıyordu.Harelerinin perdesinin ardında gizlenen duygularını çözemesem de, o perdeden irislerine sızan zehiri görmüştüm. Anlamıştım, o gözler harfleri inletecek, sözcüklere ağır manalar yükleyerek o kılıcı bana duğrultacaktı. Gösterdiği yere baktım. "Bir elma ne kadar sağlam ve organik olursa olsun, çürük bir elmanın yanında kaldığı sürece onunla çürümeye ve onun gibi olmaya mahkumdur!" Kelimelerin arasına sıkıştırdığı anlamlar, harflere çığlık attırdı. Cümlelerin altında yatan iması, kalbime keskin tırnakları ile kesikler atmaya başladı.Yutkunamadım, sanki yutkunsam dudaklarımın arasında saklanan kelimeler, esved ruhlu adamın kelimelerine mahkum olacak ve acı çekeceklerdi..Bunu biliyorlardı ve dudaklarımın arasında saklamaya devam ettiler "Sende şunu unutma Keskiner! Karanlığın içinde bir damla bile ışık varsa, o karanlık o ışığın aydınlığında bir gün yok olacak. Çünkü ışığın yayılması ve büyümesi ne kadar yavaş olursa o kadar kuvvetli olur!" "Göreceğiz." dedi, boş bakan gözlerinin ardındaki duvarlarda saklı duygu, ruhumu tavana astı. Elmanın sağlam tarafına bıçağı sertçe sapladı ama sanki o bıçak elmaya değilde kalbime saplanmıştı. "Göreceğiz, doktor karanlığın kasveti, ruhuna buluştığı zaman bu söyledikleri
You may also like
Slide 1 of 10
Karanlığın Gölgesindeki 'Ay' Parçası (DEVAM EDİYOR) cover
Aşka Yenilgi cover
AZRAİL (TAMAMLANDI ) cover
DENİZ KIZI   cover
Deli Kız /Yarı Texting cover
Kara Gül  cover
Siyah Kelebek |TAMAMLANDI cover
Fındık Tarlası cover
Tehlike Melodisi cover
SEMRA cover

Karanlığın Gölgesindeki 'Ay' Parçası (DEVAM EDİYOR)

28 parts Ongoing

Siyah hareleri yeşillerime öylesine kilitlenmişti ki, gözleri sanki ruhumu boğazlıyor, görünmez oklar fırlatıyordu. Yutkunamadım, bakışlarına karşın güçlü durmaya çalıştım.Gözleri birer silah olsaydı beni burada, o saniyede öldürdürdü. "Karanlığa meydan okuyorsun ama ne garip ki aynı zamanda korkuyorsun! İnsan korktuğu şeye hangi cesaretle meydan okuyabilir!" Kelimeleri, ölümün nefesini üfleyerek ruhumu kamçıladı.Sinemde yatan çocuk sessizce ağladı, nefesim daraldı. Beni her seferinde zayıf noktamdan vuruyor akrebin zehrini hiç acımadan ruhuma akıtıyordu.Harelerinin perdesinin ardında gizlenen duygularını çözemesem de, o perdeden irislerine sızan zehiri görmüştüm. Anlamıştım, o gözler harfleri inletecek, sözcüklere ağır manalar yükleyerek o kılıcı bana duğrultacaktı. Gösterdiği yere baktım. "Bir elma ne kadar sağlam ve organik olursa olsun, çürük bir elmanın yanında kaldığı sürece onunla çürümeye ve onun gibi olmaya mahkumdur!" Kelimelerin arasına sıkıştırdığı anlamlar, harflere çığlık attırdı. Cümlelerin altında yatan iması, kalbime keskin tırnakları ile kesikler atmaya başladı.Yutkunamadım, sanki yutkunsam dudaklarımın arasında saklanan kelimeler, esved ruhlu adamın kelimelerine mahkum olacak ve acı çekeceklerdi..Bunu biliyorlardı ve dudaklarımın arasında saklamaya devam ettiler "Sende şunu unutma Keskiner! Karanlığın içinde bir damla bile ışık varsa, o karanlık o ışığın aydınlığında bir gün yok olacak. Çünkü ışığın yayılması ve büyümesi ne kadar yavaş olursa o kadar kuvvetli olur!" "Göreceğiz." dedi, boş bakan gözlerinin ardındaki duvarlarda saklı duygu, ruhumu tavana astı. Elmanın sağlam tarafına bıçağı sertçe sapladı ama sanki o bıçak elmaya değilde kalbime saplanmıştı. "Göreceğiz, doktor karanlığın kasveti, ruhuna buluştığı zaman bu söyledikleri