''Kendimi kaybettim, en son nereye koymuştum acaba? Evimde, spor salonunda, bankamatiğin önünde, sahilde, kafede ya da otelde; beli de uçurumun kenarında?
Ruhumu kaybettim. En son ne zaman, nerede gördüğümü hatırlamıyorum. Kayıplarda sağ bulunma ihtimalinin en yüksek olduğu zaman dilimi ilk 24 saat ama, ama ruhumu kaybedeli çok olmadı. Hala sağdır, değil mi? Zannetmiyorum, çünkü o, o gün öldü.
Maça as kehaneti gerçekleşti; ben o gün en büyük günahımı işledim ve onu öldürdüm. Günahım ise boynuma dolandı ve beni öldürdü.''
Son zamanlarda iş ve aşk hayatında büyük bir başarıyı yakalayan Evin'in hayatı işleyecek olduğu bir cinayetle altüst olur. Bu olayın ardından ağır bir ruhsal karmaşaya girer ve beyninin kıvrımları arsında dolaşırken kıyıda köşede kalmış, üstü tozla kaplanmış birçok farklı benlikle karşılaşır.
Bu benliklerin arasında gerçek benliğini bulmaya çalışan Evin, eskiden olduğu kişinin yavaş yavaş içinde kaybolduğunu ve farklı kişilik özellikleri kazandığını fark eder ama sorun şudur ki bu keşfettiği yeni karakteri insanlar tarafından oluşturulmuş ''İYİ'' kalıbına hiç uymamaktadır.
Evin'in içinden bir canavar çıkmıştır adeta. Onun içindeki güzel olan her şeyi yiyip bitirerek yavaş yavaş ruhunu öldüren bir canavar.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."