Yürüyorumdum ,sonsuzluğun içinde, hiçbir yere.
Koşuyordum, ayaklarımı parçalayan cam kırıklarına basa basa.
Düşüyordum ben, boşlukta amaçsızca.
Bir el uzandı. Maskeli bir yüz, gözlerini bana dikti.
"Yap ya da öl. "
"Sonsuza kadar koş ya da yaşa. "
"Kaç ya da yüzleş. Seçim senin."
Güldüm , saniyeler dakikalara, dakikalar saatlere ve saatler günlere dönene kadar.
" Hangi seçim benimdi, yaşamak? Hiçbir zaman sevmedim.Ölmek? Her zaman korktum.Düşmek? Her zaman yaşadım.
Ama hiçbiri benim isteğim değildi. Ben seçmeyi bilmem sadece kadere boyun eğerim."
Maskeli yüz güldü. Şimdi sıra ondaydı.
"Öyleyse kaderini kabul et ya da yok et. Bu sana sunduğum son seçim." Elini boşluğa uzattı.
"Elimi tut , şimdi." Her şeyimi kaybettim. Öyleyse denemekten zarar gelmezdi. O eli tuttum . Ben Aren ,iyiliği terk ettim ve şeytanla ortak oldum.
Nadir kedi türlerinden biri olan pars, bir insan bedeni ile bütünleşmişti.
Pars Bera Sarkan.. Yarı insan yarı pars.
Koyu kahverenginde yırtıcı gözlere ve keskin pençelere sahip olarak bir dönüşüm geçirse de özünde bir insandı. Türü gereği vahşi, insan karakterine göre ise sert bir yapısı olan bu pars, tıpkı ismi gibiydi.
Ve bu parsın önüne çıkan bir çift orman yeşili göz, tüm vahşi doğasını alt üst etmişti.
***
03.05.2022
Tüm hakları saklıdır!