Tesadüflere, kadere inanmazken onunla tanıştım. Yemyeşil gözleri, kemikli sert yüzü, koyu kahve kısa saçları, dolgun dudakları... Onunla ilgili bir şey her geçen gün ondan daha da etkilenmeme sebep oluyordu. Benimki güçsüzlük müydü, arayış mıydı, eksikliği kapatmak mıydı bilemiyorum. Ama ona çekilmek istemezken dalgada çırpındığından boğulan birinden farkım kalmamıştı. " O zaman akşam 9 mu?" dediğinde sesimdeki heyecanı bastırmaya çalışarak "olur gibi" dedim. Başını onaylarcasına yukarı aşağı salladı. Arkasını dönüp bir iki adım atıp geriye baktığında kafamı başka yöne çevirdim. Ancak onun gözlerinin de ben de takılı kaldığına emin gibiydim. "Arya" diye seslendi ardından otoriter ses tonuyla. Kafamı yavaşça çevirip gözlerinin içine baktım. Benim cürretkar tavrım onun hoşuna gidiyordu. "Bizden olmaz" dedi ciddi bir yüz ifadesiyle. Hemen arkasından kendini daha da netleştirmek istercesine "Biz diye bir şey olamaz" diye tekrarladı, bu sefer ses tonu daha yüksekti. "Akşam 9, doğru." dedim yalnızca cevap olarak.All Rights Reserved
1 part