Uzun süre baygınmışım gibi hissediyordum. Belki de öyleydim.
Zorlukla araladığım göz kapaklarımla netleşemeyen görüntüye baktım. Birkaç defa kırpıştırarak netliği sağladım.
Doğrulmaya çalışsam da kolumu kıpırdatacak hâlim yoktu.
Doğu ve Yeşim benim gibi yerde yatıyorlardı. Doğu'nun arkasında başka biri daha vardı, o kaçırılan kız olmalıydı. Ama diğer adamlardan hiçbir iz yoktu.
Önümüzde büyük bir göl duruyordu, gölün arkasındaysa kocaman, muazzam genişlikte ve yeşillikte bir orman. Tam doğa harikası olan bu yerde daha kendimde olduğum vakitlerde bulunmayı tercih edebilirdim.
Ama bazı şeyler bana sorulmuyordu tabii.
En azından bundan bir ders çıkarmış olduk, öyle her gördüğün deliğe atlamayacaksın.
Yazın bunu bir kenara köşeye.
Bilincim yerine geleceği yerde sanki tekrar gidecekmiş hissi bütün bedenimi kaplarken gölün karşı kıyısında birini gördüm.
Ya da gölün içinde yıkanan biri? Gerçi kim gölde yıkanır ki?
Ay çıplak adam var galiba!
O kadar uzağı göremiyor oluşum iyiye mi işaret yoksa kötüye mi bilemedim.
Bu düşünceler yavaş yavaş beni dipsiz bir kuyuya hapsetti.
Bir vakit sonra gözlerim tekrara aralandı.
Bir çift sarı göz görür gibi oldum ama tam bakamadım çünkü sanıyorum ki bu dibimdeki şey bir kurttu.
Nefesim korkudan saniyesinde kesilirken bayılmadan önce düşünebildim tek şey sarı diye bir göz renginin olamayacağıydı.
Yani muhtemelen kehribar olmalıydı.
...
Az önce çok komik bir rüya görmüştüm! Farklı bir evrene geçmiş, yaratıkların da olduğu bu evrene ayak basmış ve tüm bunlar yetmezmişçesine o yaratıkların içinden bir kurtadam bulmuş kendime mühürletmiştim. Burası gülünmesi gereken yer...
Sanırım?
Mühür aşkın bile ötesinde bir duyguydu . Mühürlüsü için dünyayı yok etmeyi göze alırlardı kurtlar .
Ama bir kurt güç için mühürlüsünü yok etmek isterse o zaman ne olur .