Kırmızı sokak lambasının vurduğu yüzünde kirpiklerini kırpıştırdıkça yüzüne düşen siyah gölge yüzünü korkutucu yapıyordu. Ellerini cebine atarak bir adımda ayakkabısını ayakkabımın ucuna değdirdi. Kafasını eğerek burnunu saçlarıma değdirdi.
" eğer benimle yatak arkadaşlığı istiyorsan, başka birinin yatağına girmemen gerekli. Onun dışında diğer yatağım ise sana her gece açık olacak, biliyorum ki senin şu an en ihtiyacın olan şey bu, yabancı bedenlerde o hissi aramayı bırak ve bana gel elçi" kimsenin olmadığı ıssız sokakta kulağıma eğilerek derinden gelen sesiyle fısıltıyla konuştuğunda tüylerim ürperdi ve kafamı çenesine yasladım.
" ben zaten senin yanındayım lider" diyip alttan mağrur bakışlarımla ona baktığımda çenemi tutup yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
" sen herkesin yanındasın elçi" dilini uzatıp dilimde dolaştırdığında heyecanla yutkundum. Dilini her dudağımda kaydırdığında gözlerimin içine bakıp tepkimi ölçüyordu.
Dilinin ucunu sivrileştirip iki dudağımın arasında sıkıştırdığında hızla dişlerimi geçirdim. Ağzıma gelen kan tadıyla gülümsediğimde küfür ederek benden ayrıldı. " ne sen bana aitsin ne ben sana o yüzden o saçma tekliflerini kendine sakla. Bir gün sadece benim olmayı kabul ettiğinde ben de senin olmak için herkesi arkamda bırakıp sadece senin yatağına gireceğim" diyerek yere kan tüküren lideri arkamda bırakarak bugünün buluşmasını bitirdim.
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma indi öpücükleri. "Geldin ve beni dünyanın en mutlu adamı yaptın." Dudağımdan da öpüp alınlarımızı birbirine yasladı. "Seni çok seviyorum. Seni senden çok seviyorum."
Bu kez ben dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp ayrıldım. "Seni çok seviyorum. En az beni sevdiğin kadar seviyorum seni." Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. Kokusunu içime çektim.
Çok özlemiştim.