Başımı kaldırarak kilisenin üstündeki gargoyle heykellerine baktım. Korkutucu görünmüyorlardı. Sadece biraz paslanmış. Pek de umrumda değildi gerçi. Onların yıllar boyu paslanmış ve kırmızı renge dönmüş demir yapımları beni ilgilendirmiyordu. Heykel burnunu kaşıdı. Gözlerimi büyüttüm. O şeyi nasıl yapmıştı öyle? Vay canına hareket etmişti ve bunu benden başka gören yok muydu? Gargoyle ona büyük gözlerimle baktığımı fark ettiğinde bana anlamamış bakışlar attı. burnunu kaşıdığını gördüğümden rahatsız olmuştu herhalde. Çatıdan inmek istiyordu belki de? Ona hala bakıyordum. Baktığımın farkına bile şimdi varmıştım. Gargoyle veya sanırım anlamı şeytan heykeli? Hayır sanırım onlara taş heykeller diyeceğim. Ama bazıları demirden yapılmış? Mesela burnunu kaşıyanın yanındaki. Herneyse taş heykeller daha güzel duruyor. Taş heykel kanatlarını açtı. Üzerime doğru geliyordu. Ah! ve geldi de! Hemde tam yanıma kondu. "Merhaba ben Cheople!"
1 part