"Sahne yalanla mı yoksa büyüyle mi oynatılıyor?" Sorusu,son bir yıldır zihnimde volta atıyordu.Ama cevabı düşünmek bile can yakıcıydı.Çünkü yalan,ihanet demekti; büyü ise büyük bir yenilgi. Ne ihaneti ne de yenilgiyi kaldıracak bir ruh inceliğine sahip değildim.Yolumu her zaman kendi seçeneklerimle çizerdim.Ve henüz amaçlarıma ulaşmamışken,hele ki Quarog Kraliyet Okulu'nun kaideleri ya da bilerek tamamlamadığım görevler yüzünden canımdan olma ihtimalim varken...Kendi yolumdan vazgeçmem pek olası değildi. Bu yüzden iki ihtimale de uyum sağlamak zorundaydım.Aksi takdirde, nefesim kesilirdi ve kesilecekti de. Ta ki... Eski bir dostum yani Aurum Krallığı'nın biricik prensesi, bana üçüncü bir yolu gösterene dek. Büyü değildi,yalan da değildi.Ama içinde bolca entrika,biraz kinik kahkaha ve kesinlikle bana yakışan bir son perde vardı ve en iyi oyunculuğumu bunda gösterecektim.Tüm hakları saklıdır