Geceye ait bir şehir mi? O zaman Karanlık Şehir'e hoş geldiniz. Yok olmuş bir şehirde üç gece dört gün gündüz yaşanır, her oyuncu oynadığı her oyunda hayatta kalırsa dört gün yaşam süresi veriliyor.
Bu Şehirde tüm varlık ve cisimler siyah, beyaz ve kırmızı renkten ibarettir. Üç gece oynanan bu oyunda hayatta kalma şansları yüzde elli beştir, on beş yaşına geçmiş her birey oyuncu olarak kabul edilir.
Her oyuncunun et , makarna ve su dışında yiyecek tüketmesi yasaktır. Her bir oyuncunun bireysel bir hayvanı ve grubu olmak zorundadır, gerçek hayata geçmenin tek çaresi oyunları sonuna kadar oynayıp tüm oyun kartlarını toplamaktır.
Adalet mi? Gerçek hayata olmayan bir Adaleti Karanlık Şehirde aramamalısın. ...Ama kendi adaletini oluşturup kendini savuna bilirsin, nasıl mı? İzle ve gör her şeyi değiştirecek o Karanlık Şehir'e hoş geldin.
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...