Uzun yıllar önce, dünyada yaşayan çeşitli ırklar arasında büyük bir savaş baş göstermişti. İnsanların, güçlü yaratıklarla karşı karşıya geldiği bu savaşta tanrılar yaşananları uzaktan izlemeyi tercih etmiş, tarafsız kalmayı uygun bulmuşlardı. Yaradılış Tanrıçası Gayia'ya göre akılla donattığı insanoğlu, yaratıkların fiziksel üstünlüğüne karşın dengeyi yeniden sağlayacaktı.
Yanılmıştı!
Dünyanın çeşitli bölgelerinde, kabileler halinde yaşayan insanlar, kendi güç mücadelelerine o kadar kapılmışlardı ki ırklarının yok olduğunu dahi fark edemediler. Savaş geri dönülmez bir noktaya geldiğinde Tanrıça Gayia, düzeni sağlamak için bir seçim yapmak zorundaydı. Tercihini insanlardan yana kullanan tanrıça, onlara doğaüstü güçler bahşetti. Yeni bir dönem başlıyordu artık;kehanetin, büyünün,gücün ve barışın hakim olduğu bir dönem.
Ancak bu huzur tekrar sınanacaktı. Çünkü kadere yapılan her müdahalenin bir sonucu vardı ve dünyanın yazgısı bizzat tanrılar tarafından değiştirilmişti.
Eski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa göndermek ister. Tahta geçmemesi için tıpkı oğlu gibi savaşta ölmesini planlar ancak bilmediği bir şey vardır.
Kardeşi Guan'ın kızı Veliaht Lidena düşündüğü gibi bir Prenses değildir...
Dikkat bu hikaye fazlasıyla intikam, kavga, şiddet içermektedir.