Kaderin Külleri
Vesperia Krallığı'nın geniş ve gizemli topraklarında, unutulmuş çağların yankılarıyla dolu bir destan yazılmaktadır. Uçsuz bucaksız ormanların, dağların ve kadim kalelerin gölgesinde, bir hanedanın efsanesi yeniden doğmaktadır.
Cesaretin, ihanetin ve sadakatin dokunduğu, destansı bir yolculuğun kapılarını aralamaktadır. Bu büyülü dünyada, her adım bir sır ve her savaş yeni bir destan demektir. Vesperia Krallığı'nın topraklarında, efsaneler ve gerçekler birbirine karışırken, bir hanedanın kaderi yeniden yazılacaktır.
"Bey bir şey demeyecek misin, Ne oldu, Ne kararı alındı?"
Dedemin bakışları ben dışında tüm aile üyelerinde gezindi. Baktığı herkes yerinde kıpırdanırken ben bakmadığı halde kıpırdanıyordum.
En sonunda ise tekrardan babaanneme döndü ve dudaklarını araladı.
"Karar alındı. Barış sağlanacak.
Biz o aşiretten bir kız alacağız ve onlarda bizden bir kız alacak."
Ben rahatlamamız gerektiğini düşünürken, ortam daha da gerilmişti. Sebebini anlayamıyordum.
İki aşiret aralarında düğün yapıcaktı işte. Ben umuyorum ki gönlü olan kişiler evlenir.
Ortamdaki sessizlik dedemin sesi ile kesildi. Ama sanki o sessizlik artık çok daha bir sessizlik gibi geldi bana.
Ölüm sessizliği gibi.
"Ahter'i yarın akşama hazırlayın, Şahkar aşiretinin ağası, Ares Şahkar
Yarın istemeye gelecektir."
Hayır. Barış sağlansın diye her şeyi yapamazdım. Kesinlikle yapamazdım. Ben yapamazdım.