Yıllar sonra onu karşımda gördüğümde kendimi tutamayıp ağlamaya başlamıştım. Bir insan hiç mi değişmezdi... Gözlerinin içine baktığımda gözümün önüne gelen ve bana gülümseyen on beş yaşındaki haliyle bende ona gülümsedim ellerimi sakallarının arasında gezdirip dudağına yıllar önceki gibi masum saf ve içten bir öpücük kondurdum. Hafifçe kafasını arkama uzattığında oğlumla göz göze geldi merhaba ufaklık dediğinde öz babasına bile gülümsemeyen oğlum Barış'a gülmüştü... onu kucağına alıp yanıma geldi ve bize sarıldı sanki... artık bir aile gibiydik. Sanki artık tamamdım.