Birbirine uyum sağlamaya çalışan gençlerin aşk dolu hikayesidir.
Bir yanda yıllardır kalbi esir alınmış bir prenses ,bir yanda aldatıldığı için aşka olan inancını kaybeden bir prens.
"Artık o dönmeyecekti bunu kabullendim. Bu zamana kadar bana olmasa bile geri döneceğini düşünmüştüm hep,zaten ben onun yanında hiç olmamıştım ki hep uzaktan uzağa izlerdim onu hepte öyle olmasını isterdim.Doyumsuz kızlardan olmamışımdır hiç bir zaman bunu en çokta ona olan duygularımdan anlayabiliyorum. Ben hiç bir zaman onunla konuşmaya çalışmamıştım.İllah onunla tanışmam arkadaş yada başka bir şey olmam gerekiyor diye düşünmemiştim onu uzaktan izlemek, kantinden arka sırasında oturup yan yana olmayı düşünerek devam etmeyi istemiştim sadece.Onu kızlarla görünce sebepsizce kıskanmak istemiştim.Okulda onun başarıların sonucu kürsüye çıkıp sanki sadece bana bakıp konuşuyormuş gibi olmasını benimde utanıp gözlerimi kaçırmayı istemiştim."
"
Sen onun bakışını, gülüşünü, konuşmasını, hareketlerini kısaca ona ait her şeyi özlerken onun ne yaptığını, nerede olduğunu, kiminle olduğunu bilmemek ise yavaş yavaş deli olmak yolunda ilerlemektir."
Hayranlık ve Aşk arasındaki fark nedir? Daha doğrusu ikisi arasında fark var mıdır?
Sizce Aşk gerçekten var mıdır? Varsa bu gençler aşkı bulabilecekler mi?
Sırf kuzeni için Mardin'in Acımasız ağasına kurban edilen Larin...
Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...
Kuma yoktur!
Bol bol +18 sahneleri olacaktır!
Bunları dikkate alarak okursanız çok
sevinirim canlarım:)
Kıskançlık bol bol vardır!