İlk aşk...
İlk heyecan...
İlk mayhoşluk...
Her şey bir tebessümle başladı, bir tebessümle sona erdi. Ama o gülüş, hiç kaybolmayan bir iz bırakmıştı.
Gözler yalan söylemez, ama bazen aşk, gözleri kör eder; kalbi ise ruha ilmek ilmek işler. Aşk, bir delilik gibidir; seni sarar, seni yönlendirir, ama seni tamamen kaybolmaya da iteleyebilir.
Geçmişi unuttuğunda acıların diner sandı, ama silik hafızasında hâlâ buğulu anılar, hatırladığı her bir nefes, 𝓓𝓮𝓵𝓲𝓫𝓪𝓵 gibi bir zehir gibi kalbine dokundu... O an, geçmişin acılarını geride bırakmayı umarken, bir kez daha kaybettiğini fark etti.
𝓓𝓮𝓵𝓲𝓫𝓪𝓵 ve 𝓘̇𝓷𝓽𝓲𝓱𝓪𝓼̧𝓴, fazlası zehirdi; fazla olan her şeyin sonuydu. 𝓓𝓮𝓵𝓲𝓫𝓪𝓵, nadir bulunan, paha biçilemez bir bal gibi... Hem paha biçilemez hem de öldürendi; fazlası, bir zehirdi. Aşkın bu yüzü, ilk başta tatlı gelir, sonra acıya dönüşür. 𝓘̇𝓷𝓽𝓲𝓱𝓪𝓼̧𝓴 ise, son bulması gereken bir aşktı. Bir aşka sımsıkı sarıldığında, özgürlüğünü kaybettiğini fark edersin. Öldürmeyen aşk, 𝓘̇𝓷𝓽𝓲𝓱𝓪𝓼̧𝓴'ta azap olurdu... Çünkü gerçek sevda, bazen seni içinden parçalar.
🍂
KURGUMUN (Ç)ALINMASI SONUCUNDA ADLİ İŞLEMLER BAŞLAT OLACAKTIR!
HER ÇARŞAMBA YENİ BÖLÜM YAYİNDA⭐️🌙🥀
Karaca, akıp giden bir zamanı ve o zamanın efsanesini nefes nefese yaşadı. Yeniden doğdu, büyüdü. Sonra şehrin sahibi bir gül fidesi getirdi. Cennetin yasaklı elması önce avuçlarına, ardından şehrin kalbine düştü.
Nefes bitti. Gül toprağa dikildi. Elma dişe değdi.
Nefes öldü. Gül küle dönüştü. Elma zehirledi.
Ciğerde izi, toprakta kokusu, dişte tadı kaldı.