Elim istemeye istemeye telefona gidiyordu. Açmaktan başka çarem kalmamıştı, çünkü elindeki bilgilerle başıma büyük bir bela açabilirdi. Telefonu açtığımda çıkan ses kalın ve biraz robotikti, seste oynama yapılmıştı. Birazdan söylediklerini itiraz etmeden yapmazsam benim için iyi şeyler olmayacağını söyledi. Açıkça tehdit ediliyordum. Titrek bir ses tonuyla "Tamam" dedim. "Ayağa kalk, bilgisayarın kamerasına bak ve üstündeki tişörtü çıkar." Bunu söyleyince birkaç saniye şok geçirdim ve hareket dahi edemedim. Yavaş ve kısık bir ses tonuyla söylediğini tekrarladı. Ayağa kalktım ve üstümdeki ince tişörtü çıkardım, sadece siyah sütyenim görünüyordu.
"Şimdi arkanı dön ve eşofmanını da çıkar," dedi. Yavaşça arkamı döndüm, çok ağır hareket ediyordum çünkü acayip korkuyordum. Eşofmanımı da çıkardım; artık üstümde sadece siyah iç çamaşırlarım kalmıştı. Son kalanları da çıkartmamı söyleyince "Hayır," diye bağırdım. Sakin bir ses tonuyla söylediğini tekrarladı, sakinliği ve rahatlığı inanılmaz sinir bozucu bir hâl almaya başlamıştı. Üstümdeki iç çamaşırlarını da çıkarttım. Bir elimle göğüslerimi kapatmaya çalışıp diğer elimle kızlığımı saklıyordum. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu ve gözümden yaşlar bütün vücuduma süzülüyordu.
Telefondan nefes sesi gelmeye başlamıştı, tıpkı avını kovalayan azgın bir avcı gibi.
"İki elinle göğüslerini avuçla ve onları okşa, Feza." Hıçkırarak ağlamaya başladım. Aynı zamanda göğüslerimi okşamaya başladım, çok yumuşaktılar ve aslında iyi hissettiriyordu.
"Şimdi ellerinden birini bacağının arasına götür ve onu okşa. Yavaş yap bunu, çok yavaş yap."
Bir elimi bacağımın arasına götürdüm, yavaşça okşamaya başladım. Göğüs uçlarım sertleşmişti ve sessiz sessiz inliyordum. Ardından elimin biraz ıslandığını fark ettim.