Astrid prensesi, Darya Clark. Diğer prenseslerin aksine, ok atmaya ve savaşmaya merakı olan biridir. Babasını düşman krallık darian ile çıkan şiddetli savaşta kaybetmiştir. Bu yüzden içini intikam ateşi sarmıştır. Tek hayali, bir gün darian'ın sonunu getirmektir. Darian kralı öldüğü için yerine oğlu Edward king geçmiş ve bu noktadan sonra, harwey için karanlık çağ başlamıştır. Edward'in içinde zerre merhamet hissi yoktur ve tek istediği güçtür. Bunun için bir çok krallığa savaş açmış ve her zaman kazanan taraf olmuştur. Her geçen gün daha da güçlenen edward'ın karşısında kimse duramaz olmuştur. Kiminin hayran kaldığı, kiminin ise korktuğu bu isme, darya nefretden başka bir şey duymamıştı. Gözü hırstan başka bir şey görmeyen edward, astrid'e tekrar savaş açmıştır ve her şeyi yerle bir etmiştir.Astrid'i kendi topraklarına katmakta kararlıdır. Savaş giderek daha şiddetlenir ve astrid'in tüm güçü biter. Bu noktada, edward astrid ormanlarında gördüğü bir kızın cazibesine yenik düşer. Fakat kız edward'ın elinden kurtulur. Edward ise kızı bulmaları şartı ile savaşı durdurur. Bu kız darya'dır ve anlaşma için astrid kalesine giden edward, darya'yı gördüğü anda onunla evlenmek ister. Darya'nın ise buna hiç niyeti yoktur. İşte onların hikayesi bu noktada başlar. Darya en büyük düşmanıyla krallığını kurtarmak için evlenmek zorunda bırakılmıştır. Edward ise ilk defa bir kadından bu kadar etkilenmiştir. Bu ikisini neler bekliyordu? Darya intikamını mı almalıydı yoksa kaderine razı mı gelmeliydi? Aşk bedel istermiydi? Eğer düşmanınıza aşık olursanız, kalbinizi mi dinlemeliydiniz yoksa mantığınızı mı?..