Zaferin bedeli ağırdır. Kaybedenler unutulmaya, kazananlar hükmetmeye mahkûmdur. Bir ülke yıkıldığında, geriye kalan tek şey bir hatıradır-ve o hatıra, düşmanın sarayında süs niyetine sergilenen bir esir olabilir.
Onun kaderi çoktan yazılmıştı: boyun eğmek, sessiz kalmak, unutulmak... Ta ki bir gece, bilinmeyen eller tarafından zincirleri koparılana kadar. Fakat özgürlüğün gölgesi bile esaretin bir parçası olabilir. Kaçış gerçekten kurtuluş mudur, yoksa daha büyük bir oyunun başlangıcı mı?
İçinde yalnızlığın yankılandığı bir dünyada, genç ve yetenekli bir tasarımcı olan Lemin, her şeyden uzaklaşıp kendine huzur ararken, hiç beklemediği bir şekilde geçmişin gölgeleriyle yüzleşir. Aradığı huzur, hiç beklemediği bir şekilde, kalbinin en derin köşelerinde gömülü olan unutulmuş aşka ve kaybolmuş hayallere açılan bir kapıya dönüşür.
Tutsak bir prensin sessiz çığlıkları, bir canavarın kararları ve gerçek ile büyü arasındaki ince çizgide ilerleyen Lemin, bu karmaşanın içinde kendi vicdanının sınırlarını keşfeder.
Kaderine ah etmek yerine ona ayak uydurmaya karar verdi Lemin. Çünkü karmaşık şeylerle zaman kaybetmek ona göre değil.
Sevgi, kim olduğumuzla değil, nasıl hissettiğimizle anlam kazanır.
Özgürlük, kaçabilenler için midir, yoksa mücadele edenler için mi?
Bl
Softbook
Angst değil
İtopya/distopya
Masal karakteri
"Evdeki hizmetçiler neyse sende o sun"
zorundalıkda olsa ben onun karısıydım.
"Bekaretini bozduktan sonra sana asla elimi bile sürmeyeceğim şu karşıdaki koltukda yatıp kalkacaksın asla yakınıma gelmeyeceksin!" dedi kalın sesiyle.
Ben bir ömür bu adamla nasıl evli kalacaktım.