Ben Asil Selçuk...
Kahrolası üniversitenin kahrolası felsefe öğretmeni.
Kahrolası insanlarla mücadele ederken, kahrolası aptallıklarıyla başa çıkmaya çalışıyorum.
Kahrolası öğrenciler ve kahrolası kadroyla...
Şifalı taşlar, burçlar; aşka kanacak kadar geri zekalı küstah zengin züppeler... Hepsi kahrolası.
-Öğretmenim!
-Ne var?
-Peki ya Aleda?
Ha, o mu?
Koyu kızıl saçlarıyla ortalığı alev gibi kavuran, üniversitenin gözdesi, burçlar hakkında durmadan çene çalabilen, aşık olduğu adam en yakın arkadaşıyla evlendiği için depresyona giren, küstah, zengin, züppe Aleda.
-Ona kahrolası demeyecek misiniz?
-Ah, demeyeceğim. O başımın kızılca belası.
•Aşka inanmayan kibirli ve flörtöz bir adam; aşksız yaşayamayan melankolik ve çekici bir kadın. Sadece trajikomik!
"Nefret ediyorum senden anlamıyormusun?"dedim titreyen korku dolu sesimle
"Sevemiyorum ben seni olmuyor işte artık vazgeç benden izin ver gideyim"dedim artık bağırmaktan kısılan sesimle gözlerimden yaşlar durmuyordu hıçkırıkların arasında kaybolmuştum...benim isyan etmemin aksine o bana acıyan gözlerle bakıyordu ne kadar acizdim
Kolumu tutan elinden kurtarıp kapıya doğru koştum belime sarılan kollar buna mani oldu kafasını boynuma gömerek derin nefes a
ldı
"Veremem....."
"Eğer benden gitmeye kalkarsan seni odaya bile zincirlerim ama izin vermem"dedi korkudan ne yapıcağımı bilmiyordum artık yaşamak istemiyordum bu adamın esiri olmaktan bıkmıştım....