Münevver, lisedeyken sevgilisi Kutlu'nun, herkesin önünde kendisini zorbalayarak, üzerinde iddia oynayıp kandırdığını itiraf etmesine o kadar içerlenir ki, kendi kendine bir yemin eder: Kimseye güven yok! Bir daha asla birine küçük kalbini verecek kadar güvenmemeyi kural haline getirir.
Fakat en nihayetinde kader ondan yana olur. İsmini Mine olarak değiştirip, herkesin gıptayla vitrinlere baktığı o ayakkabı ve çanta markasının sahibi olarak kendi şirketini kurar. Minelver markası Avrupa'da ününü duyurunca, sosyeteninin biricik gözdesi haline gelir.
Tabii ilgi, beraberinde takıntılı sapıkları da peşinden getirir. Gittiği her yerde kendisini takip eden, bir bürokratın oğlu Pamir; Mine'ye kafayı fena halde takmış durumdadır. Fazla ileri gidip işleri taciz seviyesine ulaştırınca, Mine kendine bir yakın koruma seçmeye karar verir.
İşte tam bu noktada...
Kader on yıl sonra ikinci bir şans yolunda, sakatlanarak boks kariyerini bitiren ve uzun süre çete başı olan Kutlu'yu; ünlenerek şirketini kuran Mine'yle karşı karşıya getirir! Zira iş görüşmesine gelen adam, yıllar önce Mine'yi herkesin önünde aşağılayan Kutlu'dur.
Peki Mine'nin kalbi, Kutlu'yu affedecek kadar merhametli mi? Yoksa onu işe alıp geçmişte yaşattığının bedelini zorbalıkla ödetecek kadar kırık mı?
Konu:
Bir hemşire işine yine her zamanki gibi geç kalır ve patronu onu işten kovar, hemşirenin Nehir diye bir arkadaşı vardır ve ona iş ilanı verebileceğini söyler. Hemşire eve geri döndüğünde akşama kadar iş arar fakat bulamaz, bu yüzden de arkadaşı Nehirin dediği gibi iş ilanı verir...
İşte her şey o ilana cevap geldikten sonra başlar.