"Ne okuyorsun?"
"Konservatuar, müzik bölümü."
"Çok hoş."
"Senin de üniversite galiba değil mi ? Hatta İngiliz Dili ve Edebiyatı.
"Evet, evet öyle. Nereden biliyorsun?"
"Abin anlatıyor, bi' görsen var ya. Ben de dinliyorum n'apayım?"
Kıkırdadım. Şimdi anladım neden bu kadar güzel sese sahip olduğunu...
Eline tekrar gitarını aldı, o sıcak gülümsemesiyle. Sadece onu izliyordum, başka kimseyi değil. Ah yapma Cemre, zaten bir tek o ve sen kumsaldasın-
Aklımdaki düşünceleri susturan şey, gitarın melodisiydi. Ve ardından Barış'ın girişi.
"Toprak kokan şehir, deniz kokan şehir, sevda kokan şehir.
Büyüsüyle bekler seni,
Caddeler ıslak, gözyaşlarıyla..."