Ellerimle, ellerini tutup belime uzattım. Ben, tenimin açıkta bıraktığı belimi tutmasını beklerken o, bana dokunmadı. Ellerini belimin hizasında tutarken boynuma doğru konuştu. "İzin veriyor musun?" dediğinde kaşlarım havalandı. "Sana dokunabilir miyim?" Tamam, açık konuşayım. Bu gerçekten hoş bir hareketti. Başımı aşağı yukarı salladığımda ellerini sonunda tenimde hissetmiştim. Sırtıma uzanan saçlarımı tutup, başının olmadığı tarafıma koydum. Sırtıma artık sadece çapraz gelen ince iplikler değiyordu. Kollarımı boynuna sararken tek istediğim kendi kazdığım kuyuya düşmemekti.
Burnu boynuma değdiği ve sağa sola hareket ettiği an vücut hatlarım gerildi. Bunu yaparken konuşmak çok zor olsa da yapacaktım. Kulağına doğru yaklaşıp "Giymem hoşuna gitmedi mi?" diye fısıldadım. Başını iki yana salladığında tebessüm ettim. Başı hala boynumdaydı. "Böyle hissettirmemeliydi," dediğinde kaşlarımı çattım. Sanırım amacıma ulaşacaktım. "Nasıl hissettirdi?" diye sorup vücuduna daha da yaklaştım. Artık göğsüne tamamen değiyordum. Bedenimin her noktası, bedeninin her noktasındaydı. Elleri belimde hareket etmeye başlayıp sırtıma doğru çıktığında kollarımı ensesine daha sıkı sardım. Bu yanlıştı ama cevabını duymak istiyordum. Elleri sırtımda arsızca gezinirken, artık dayanabileceğimi sanmıyordum.
Arkadan kurdele olarak bağladığım iplerin bir ucunu tutup çekince kurdele açılmıştı. Boynuma, dudaklarını sürttüğünü hissettiğimde omuzlarını sertçe sıktım. Boyun boşluğumu naifçe ısırdığında gözlerimi sıkıca kapattım...
(10.Bölüm: Aldığın Hediye Bir Neşe)